Ankara Üniversitesi öğretim elemanını ihbar etmiş

16.10.2017 - 13:07
Haberi paylaş

Barış imzacısı ve Eğitim Sen üyesi Can Irmak Özinanır, Ankara Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışırken önce BİMER ihbarı üzerine açığa alındı, sonra ihraç edildi. Savcılıktan eline ulaşan kararla Ankara Üniversitesi’nin hiç açmadığı soruşturmadan dolayı kendisini “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla savcılığa bildirdiğini ve hakkındaki suçlamanın düştüğünü öğrendi. 

Barış İçin Akademisyenler tarafından yayınlanan “Bu suça ortak olmayacağız” metnine imza atan araştırma görevlisi Can Irmak Özinanır, 2016 Eylül ayında bir BİMER ihbarı üzerine “FETÖ/PDY” suçlaması ile açığa alınmıştı. Şubat ayına kadar hiçbir şekilde ifadesine başvurulmayan Özinanır, tüm imzacıların tasfiye edildiği 7 Şubat tarihli KHK’da diğer barış imzacıları ile birlikte görevinden ihraç edildi. Özinanır, geçen hafta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen bir tebligat ile Ankara Üniversitesi’nin kendisini açığa alıp hakkında soruşturma açmamakla kalmadığını, aynı zamanda savcılığa “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlaması ile şikayetçi olduğunu öğrendi. Savcılıktan gelen ve şikayetçi olarak Ankara Üniversitesi Hukuk Müşavirliği’nin isminin göründüğü belgede, Özinanır’ın FETÖ/PDY ile hiçbir bağlantısının olmadığının tespit edildiği ve kovuşturmaya yer olmadığı yazılı.

Soruşturma bile açmadan ihbar ettiler

Özinanır, 1 Eylül’de barış imzacılarının ihraç edilmeye başladığı ilk KHK’dan yaklaşık bir hafta sonra bir BİMER ihbarına dayanılarak, “15 Temmuz kalkışmasından sonra terör örgütünü destekler mahiyette yazılar yazdığım, söz konusu terör örgütünün aktif olduğu yıllarda sosyal medya hesabımdan ve diğer yayın organlarından paylaşımlarda bulunduğum ve bu iddiaları destekler nitelikte kısmî bilgilere ulaşıldığı” iddiasıyla görevden uzaklaştırıldı. 

Marksist.org’a konuşan Özinanır, “Arkadaşlarımızın ihracının üzerinden henüz bir hafta geçmişti ki 7 Eylül 2016 tarihinden itibaren 3 ay süreyle görevden uzaklaştırıldığımı öğrendim. Arkadaşlarımız ihraç edilmişken açığa alınmama değil ama gerekçeye şaşırdım. Bana iletilen gerekçede, bir BİMER başvurusuna dayanılarak FETÖ/PDY ile ilişkilendiriliyordum” dedi. Açığa alındığı süre boyunca hiçbir zaman hakkındaki soruşturmaya ilişkin savunmaya çağrılmadığını söyleyen Özinanır, “24 Kasım 2016’da aynı suçlama ile bu sefer ‘önceki tedbir kararının gerekçesini ortadan kaldırıcı mahiyette bir gelişme olmadığı ve bu netlikte bir bilgi ve belge ulaşmadığı için’ 29 Ekim tarihli KHK’ya yaslanılarak hakkımdaki değerlendirme sonuçlanana kadar açığa alma kararının devamına karar verildiği tarafıma bildirildi. Bu arada yine hiçbir bilgime veya savunmama başvurulmadı. BİMER ihbarına dayalı bir şekilde suçlanıyor ancak ne suçlamanın sebebini biliyor ne de herhangi bir şekilde kendimi savunabiliyordum” şeklinde konuşurken rektörlüğün kendisini ihbar ettiğini nasıl öğrendiğini şöyle anlattı:

“7 Şubat 2017’de Ankara Üniversitesi’ndeki diğer barış imzacısı hocalarım ve arkadaşlarımla beraber 686 sayılı KHK ile görevimden ihraç edildim. O günden beri işsizim, hakkımdaki hiçbir anlam veremediğim suçlamanın üzerinde ise ihraç edildikten sonra fazla durmadım, rektörlüğün imzacı akademisyenleri bölmek için attığı bir adım diye düşündüm. Ancak geçtiğimiz günlerde elime ulaşan bir tebligat ile Ankara Üniversitesi’nin sadece bana soruşturma açmayarak (savunma istemedikleri için bir soruşturma olmadığını varsayıyorum) beni görevden uzaklaştırmakla kalmadığını aynı zamanda beni “terör örgütü üyesi” olarak savcılığa bildirmiş olduğunu öğrendim. Gelen tebligatta Ankara Üniversitesi Hukuk Müşavirliği’nin hakkımda ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçlaması ile beni şikayet ettiği, yapılan inceleme sonucunda FETÖ-PDY silahlı terör örgütü ile hiçbir bağlantımın bulunmadığı tespit edilmiş olduğu ve hakkımda kovuşturmaya yer olmadığı bilgisi yer alıyordu. Yine ‘terörle iltisaklı olduğum’ iddiasıyla 7 Şubat 2017’deki ihracıma kadar 5 ay haksız hukuksuz şekilde görevimden uzaklaştırıldım, maaşımın ancak 2/3’ünü alabildim, üstelik soruşturmayı tamamlamayan Ankara Üniversitesi tarafından kimin olduğu belli olmayan bir BİMER ihbarı üzerinden silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlandım.”

“Yaşanan gasptır”

Bütün bu süreçte en sinir bozucu olanın darbe ve darbeciler ile ilişkilendirilmek olduğunu söyleyen Özinanır, darbelere karşı olduğunu ve bir Marksist olarak darbeleri işçi sınıfının düşmanı olarak gördüğünü söyledi.  

Ankara Üniversitesi’nin muhalif akademisyenleri tasfiye etmek için hızla harekete geçtiğini anlatan Özinanır, Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş’in öğretim elemanları üzerinde çok çeşitli yollarla baskı oluşturduğunu söyledi. İmzacı akademisyenlere önce yurtdışı izni verilmediğini, görevlendirmelerinin uzun süre rektörlükte bekletildiğini anlatan Özinanır, “sonrasında ise parça parça ismimizi ihraç listelerine yazmaya başladılar” dedi. İşlerinin ellerinden alınmasına ilişkin olarak, “Bu yaşanan bir gasptır. Yıllardır emek verdiğimiz işlerimizden, gerekçesiz olarak uzaklaştırıldık” dedi. İhraç edilenler hakkında hâlâ üniversite tarafından soruşturmalar açıldığını hatırlatan Özinanır, "Şimdi öğreniyoruz ki ayrıca bizi hiçbir gerekçeye dayanmadan ihbar da ediyorlarmış" şeklinde konuştu.. “Savcılık kararının da gösterdiği gibi bizi aslında şiddet, terör gibi kavramlarla ilişkilendirmelerine olanak yok” diye konuşan Özinanır “bildiriye imza atmak ifade özgürlüğüdür, üstelik barışı savunmak sadece bir seçim değil sorumluluktur” dedi.

Özinanır, savcılık kararı ile her tür hukukî yola başvuracağını, kendisine, arkadaşlarına ve hocalarına yapılan haksızlığın sorumlularının mutlaka yargı önünde hesap vereceklerini söyledi.  

Bültene kayıt ol