Adalet Zemini: “Büyükada’da tutuklanan hak savunucuları acilen serbest bırakılsın”

11.10.2017 - 16:37
Haberi paylaş

Adalet Zemini bir açıklama yaparak Büyükada'da tutuklanan ve haklarında 15 yıl hapis cezası istenen insan hakları savunucularının serbest bırakılmasını istedi. 

Adalet Zemini bir basın açıklaması yaparak insan hakları savunucularının derhâl serbest bırakılmasını talep etti. Açıklama şöyleydi:

Büyükada’da Tutuklanan Hak Savunucuları Acilen Serbest Bırakılsın

Üç aydan uzun süredir tutuklu bulunan Büyükada’daki insan hakları örgütleri çalışanları hakkında iddianame nihayet ortaya çıktı. 10 Hak savunucusu için "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan 5’er yıl, daha önce tutuklanıp bu davaya eklenen 1 hak savunucusu için de "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15 yıl hapis cezası isteniyor. Şimdilik casus oldukları iddiasından vazgeçilmiş gibi, ama savcılıktan casuslukla ilgili bir suçlama da her an gelebilir.

İddianamede “bylocklu aradı, email geldi, bilgisayarından harita çıktı” gibi “deliller”in yanı sıra çok ilginç yeni “deliller” sunulmakta. Toplantıda stresle baş etme eğitimi verecek olan Ali Gharavi’nin, toplantı katılımcılarına Özlem Dalkıran aracılığı ile gönderdiği whatsapp mesajındaki “Adalara vapurla gelirken telefonlarınızı kapatıp, etrafı seyrederek, keyfini çıkararak, seyahat ederek otele gelin” önerisi en önemli gizlilik delili olmuş.

Büyükada’daki toplantıyla hiçbir ilgisi olmayan, orada konuşulmamış, bir ay önce yapılmış başka bir toplantıda Şişecam işçilerine destek amacıyla yapılan bir öneri notu, toplantı katılımcılarını suçlamak için iddianameye alınmış.

Kadın Koalisyonu koordinatörü İlknur Üstün’ün bilgisayarında bulunan, içinde toplantının kaç kişiden oluştuğu, otelin ne tür özelliklere sahip olduğu ve toplantının konu başlıklarının yazıldığı “Büyükada Macerası” başlıklı yazı örgütsel delil olmuş.

Hepsi insan hakları örgütlerinde çalışan sanıkların cep telefonlarının şifresini söylememiş olmaları örgütsel tavrın göstergesi sayılmış. Toplantı koordinasyonu için oluşturulan whatsapp grubu örgütsel ilişkiye delil olarak gösterilmiş.

Adalet Yürüyüşü 15 Haziran’da başlayıp 8 Temmuz’da bittiği, Büyükada toplantısı 5-7 Temmuz arasında planlandığı halde, hak savunucuları, Adalet Yürüyüşünü “Gezi Parkı benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak” olaylara dönüştürmek için plan yapmakla, çaba harcamakla suçlanmışlar.

Bu ipe sapa gelmez delillerin yanı sıra, hak savunucularının çeşitli hizmetleri karşılığı aldıkları ücretler ve derneklere, ihtiyaç sahiplerine yaptıkları yardımlar, bu ücretleri almayan veya bu yardımları yapmayan diğer sanıkları da kapsayacak biçimde genelleştirilmiş, örgütsel faaliyetin delili sayılmış.

Yaşamı boyunca şiddeti, şiddet içeren mücadele yöntemlerini kesinlikle ve kararlılıkla reddeden, bunu bir yaşam biçimine dönüştüren hak savunucularının, ülkeyi kaosa ve şiddet ortamına sürüklemek üzere planlama yapılan bir toplantı düzenlemiş ve katılmış oldukları iddiası, iddianamedeki delillerden de anlaşılacağı üzerine gülünç ve komik durmaktadır.

Bu gözaltı, tutuklama ve iddianameyle yargılama aşamasına gelen süreç Türkiye’yi hem kendi vatandaşlarına hem de dünyaya bir kez daha rezil etmek üzere atılmış bir adımdır. Üç ay sonra ortaya çıkan bu iddianame, bu türden suçlamalar için, bu kadar insanı aylardır tutuklu tutmaya, dünyanın en büyük insan hakları örgütlerinden birini Türkiye aleyhine kampanya yaptırtmaya değer miydi?

Hangisi adalete sığar kısmını bir tarafa bırakalım, çünkü adalet bazıları için artık hiçbir şey ifade etmiyor. Ama bari şöyle soralım; bunun neresi vatanseverlik, neresi ülkesinin iyiliğini düşünmek? Yoksa "vatanseverlik" şapkası altında başka hesaplar mı var?

Büyükada’da tutuklanan hak savunucularının acilen serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Bültene kayıt ol