Büyükada tutuklamalarıyla ilgili basın toplantısı

08.09.2017 - 17:52
Haberi paylaş

İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP), Temmuz ayı başında Büyükada’da gözaltına alınıp tutuklanan insan hakları savunucuları için bugün İstanbul'da bir basın toplantısı düzenledi.

Büyükada’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan sekiz hak savunucusunun avukatları, aileleri ve arkadaşları, bugün İstanbul’da bir basın toplantısı düzenleyerek, tutuklu hak savunucularına yönelik soruşturma hakkında bilgi verdi.

Konuşmacılardan İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) koordinasyonundan Feray Salman ve Yurttaşlık Derneği'nden Emel Kurma, “Biz de atölyeye katılacaklar arasındayız. Takvimimiz uymadığı için gidemedik. Yani şu an hasbelkader buradayız ve arkadaşlarımız değil” diye konuştu.

Toplantıya katıldığı gerekçesiyle önce gözaltına alınan ve sonrasında adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan, insan hakları mücadelesi vermeye devam edeceklerini söyledi. Taştan, "Ben niye dışarıdayım, Günal niye içeride? Özlem neden içeride? Bilmiyorum. Aynı toplantıya katıldık" dedi. Gözaltında tutuldukları 9 gün boyunca kendilerine tek bir soru sorulmadığını ifade eden Taştan, 'terör örgütüne yardım ve yataklık' suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını ancak savcılığa sevk edildiklerinde dahi herhangi bir örgüt isminin zikredilmediğini söyledi.

Avukat Meriç Eyüboğlu, sürecin belirsizliğini koruduğunu belirterek tutuklu müvekkillerinin morallerinin iyi olduğunu ancak sağlık problemleri yaşandığını dile getirdi. Eyüboğlu, tutuklu insan hakları savunucularından avukat Nalan Erkem'in kelepçe ile doktor kontrolüne götürüldüğünü, sağlık sorunları nedeniyle beyaz ekmek yememesi gerektiğini ancak parasıyla alıyor olmasına rağmen halen kendisine esmer ekmek verilmediğini söyleyerek, "Çözülemeyecek bir sorun değil ama bu kadar basit bir şey için bile iki aydır mücadele ediyoruz. Yalnızca hukuki değil, insani boyutta da ihlaller yaşanıyor" dedi.

Avukat Eyüboğlu, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği üyeleri Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem'in Silivri Cezaevi'ne nakledildiğini hatırlatarak, burada kadınlar için en temel malzemelerin bile alışveriş listesinde bulunmadığını söyledi. Eyüboğlu, "Törpü ve cımbız bile alınamıyor" dedi.

Sürece dair bilgi veren avukat Hülya Gülbahar ise, Büyükada tutuklamaları ile toplantı, örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkının açık bir şekilde ihlal edildiğini söyledi. Gülbahar, açılacak davanın Türkiye'nin en önemli davalarından biri olacağını savunarak, "Keyfi bir hal rejiminin inşa edilmesi konusunda kritik önemde politik davalardan biri olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Kafesin içinden gökyüzüne bakıyorlar

Avukatlar, tutuklu müvekkillerinin "FETÖ suçlaması" ile karşı karşıya kaldıkları için cezaevindeki sosyal aktivitelerden faydalanamadıklarını ve ortak görüşme alanına çıkamadıklarını söyledi. Avukatların verdiği bilgiye göre, tutuklu insan hakları savunucularının haftada 1 saat aileleri ve 1 saat avukatlarıyla görüşme hakkı bulunuyor. Tutuklu hak savunucularının havalandırma boşluklarından ve kapı altlarından birbirleriyle konuşmalarına dahi keyfi biçimde müdahale edildiğini anlatan avukatlar, havalandırmaların telle çevrildiğini ve dolayısıyla gökyüzünü bir kafesin içinden bakar gibi gördüklerini söyledi. Alman vatandaşı Peter Steudtner ve İsveçli Ali Gharavi'nin Silivri Cezaevi'ne nakledildikten sonra kendilerine İngilizce-Türkçe sözlük ve dilbilimi kitaplarının verilmediği öğrenildi. Avukatlar, cezaevi idaresinin Türkçe dilekçe vermeyi şart koşmasının Türkçe bilmeyen müvekkilleri için zorluk yarattığını ifade etti.

"İşaret diliyle konuşabiliyor"

Toplantıda basın mensuplarına verilen bilgi notunda, Ali Gharavi'nin ruhsal ve zihinsel tecritte tutulduğu belirtilerek, "Hiç İngilizce bilmeyen ve travmadan muzdarip bir kişiyle kalıyor. Bu kişiyle günde en fazla 15 dakika işaret diliyle konuşabiliyor" denildi. Polis merkezinde iki kere bayılan Ghavari'nin anksiyete ilacı kullanamadığı ve psikiyatrist ile görüşme talebinin de kabul edilmediği belirtildi. Ayrıca, birbirlerinden ayrı hücrelere tutulan Alman vatandaşı Steudtner ile Ghavari'ye gönderilen hiçbir kart ve mektubun kendilerine verilmediği söylendi. Avukatlar, iki yabancı müvekkillerinin tutukluluklarına dair yaptıkları başvuru ve itirazlara da henüz bir yanıt alamadıklarını dile getirdi.

Ne olmuştu?

İstanbul Büyükada'da “insan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği” konulu bir atölye çalışması için bir otelde biraraya gelen 10 insan hakları savunucusu, 5 Temmuz’da otele düzenlene polis baskınıyla gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan 30 saat boyunca haber alınamamıştı. Hak savunucularıyla ilgili gözaltı kararının da gözaltına alınmalarından tam beş saat sonra verildiği ortaya çıkmıştı.

10 kişi hakkında yedi gün gözaltı kararı verilmiş, bu süre daha sonra 14 güne uzatılmıştı.

10 hak savunucusu 17 Temmuz’da adliyeye götürülmüş, savcı “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" (TCK 220/6), "silahlı terör örgütüne üyelik" (314/2 ve 314/3) suçlamalarıyla tutuklanmalarını talep etmişti.

18 Temmuz’da İnsan hakları savunucuları İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü), Özlem Dalkıran (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği), Ali Garawi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi), Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi) tutuklandı.

İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu), Nalan Erkem (Helsinki Yurttaşlık Derneği), Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği), Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi) yurtdışına çıkış yasağı ve haftada üç gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

21 Temmuz’da savcı, dört hak savunucusunun serbest bırakılmasına itiraz etti ve haklarında yakalama kararı çıkartıldı. Evlerinden gözaltına alınan Üstün ve Erkem 23 Temmuz’da tutuklandı.

25 Temmuz'da Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli haftada iki gün adli kontrol şartıyla ve yurtdışına çıkma yasağıyla serbest bırakıldı.

Özlem Dalkıran, Peter Steudtner, Ali Gharavi, Veli Acu, Günal Kurşun, İdil Eser ve Nalan Erkem halen Silivri 9 No’lu F Tipinde, İlknur Üstün ise Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.

(DW Türkçe ve Bianet'ten derlenmiştir)

Bültene kayıt ol