15 Temmuz bir daha asla! Darbelerin panzehiri demokrasidir

11.07.2017 - 09:30
Haberi paylaş

Yenilen darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçiyor. Bir yıl geriye dönüp bakıldığında 15 Temmuz gecesi yaşananlar akıl almaz görünüyor.

8000’den fazla asker, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç ve yaklaşık 4000 hafif silah darbe girişiminde harekete geçti ve kullanıldı. Bu 27 Mayıs darbesi, 21 Şubat 1962 ve 22 Mayıs 1963 darbe girişimlerinde darbecilerin harekete geçirdiği güçten daha fazla gücün harekete geçirldiğini de gösteriyor.

Darbeciler 249 kişiyi öldürdü. Aralarında çok sayıda ağır yaralının olduğu iki bini aşkın insanı yaraladılar. Meclis binası bombalandı. Cumhurbaşkanlığı binası bombalandı, Boğaz köprüsü trafiğe kapandı. İstanbul Belediye binasını işgal eden darbeciler bina önünde darbeye karşı çıkan kitlelere ateş açtı. Boğaz Köprüsü’nde de insanlar vuruldu. TRT binası kısa süreliğine ele geçirildi. Darbe heveslileri, “Bu iş bitti, kazandık” derken ve darbecilerin kontrolü ele geçirdiği yönünde gizlenemeyen bir sevinçle paylaşımlar yapılmaya başlanmışken, devreye darbeye karşı sokaklara çıkan halk girdi.

Bugün, 15 Temmuz’un kontrollü mü kontrolsüz mü olduğunu tartışmak çok kolay. Ama bir yıl önce başkentin ve İstanbul’un semalarında sonik patlamalarla uçan savaş uçakları ve kontrolsüzce öldürülen yüzlerce kişi durumun hiç de bu türden yorumlarda anlatıldığı gibi olmadığını gösteriyor.

Darbenin bileşenleri: 15 Temmuz darbesi, başını Fethullahçı darbecilerin çektiği bir darbe koalisyonunun işidir. Erdoğan ve hükümet nefretiyle darbeye dahil olan bir kısım ulusalcı askerle darbenin başarılı olacağına ikna olan bir kısım kariyerist asker de 15 Temmuz girişiminin içinde yer almıştır. 15 Temmuz darbe davalarında darbecilerin bazılarının Fethullahçı olmadığını söylemesi, Fethullahçı darbecilerin merkezi tutumu olmasının yanı sıra, bazı askerlerin gerçekten de Erdoğan ve hükümet nefretiyle darbeye girişmiş olduğunu göstermektedir.

Darbeye zemin yaratan koşullar: Çok açık ki 15 Temmuz öncesi toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın derinleşmesi, Kürt sorununda çözüm sürecinin askıya alınması, şehir merkezlerinde, eğlence merkezlerinde, futbol maçı çıkışlarında, barışçıl mitinglerde, İstiklal Caddesi gibi on binlerce insanın gezdiği yerlerde, sünnet düğünlerinde patlatılan bombaların yarattığı kaygı iklimi, siyasal demokrasinin alanının daraltılması, Fethullahçıların Balyoz ve Ergenekon davalarını kendi lehlerine kullanmasıyla birlikte bütün bu davaların kumpas olduğu fikrinin resmi görüş haline gelip darbeci geçmişin silikleşmesi, 50 yıl boyunca örgütlenen Fethullahçıların örneğin Dursun Çiçek gibi birisi tarafından bile bir askeri darbe yapacak yapıya sahip olduğunun bilinememesi, buna ilişkin önlemlerin alınmamış olması.  

Darbeyi durduran halk hareketidir: Darbeciler tarafından kurulan “Yurtta Sulh” isimli whatsapp grubundaki yazışmalar, 15 Temmuz darbecilerinin acımasızlığının kanıtı gibi:

Saat 00.20: “Toplanan kitlelere ve askerî kuvvetlere karşı duran polislere silahla, tanklarla sert şekilde müdahale edilecek.”

Saat 01.39: “Emri iletiyorum; toplananlara karşılık verilecek, ateş açılan topluluk dağılıyor.”

Saat 02.40: “Tekrar emri iletiyorum, toplanan kalabalıklar ateşle dağıtılacak.”

Fakat aynı yazışmalar, darbeyi engelleyenin en başta tanklara, toplara rağmen sokaktan çekilmeyen halk kitleleri olduğunu da gösteriyor. Darbenin ilk saatlerinde morali yüksek olan darbeciler, sokaktaki kalabalık geri çekilmedikçe yavaş yavaş moralini kaybediyor ve daha sonra tam bir bozgun havasına giriyor:

Saat 05.47: “Murat faaliyet iptal mi, iptal komutanım, bir an önce yukarılardan asimetrik bir şeyler yapılmalı, yoksa aşağıda problem büyüyebilir, ayrılıyoruz, hangi faaliyet, tümümü, evet ayrılın komutanım, yani, evet komutanım faaliyet iptal, nereye ayrılalım, kaçalım mı, komutanım hayatta kalın tercih sizin, biz karar vermedik henüz ama lokasyonundan ayrıldık.”

OHAL ve sulandırılan darbe girişimi: 15 Temmuz darbesi onarılması çok güç bir kırılma yarattı. Darbecilerle, tüm bir darbeci gelenekle hesaplaşılacağı yönündeki umutlar, kısa sürede yerini 15 Temmuz’un sulandırılmasına bıraktı. Bu sulandırma işi iki şekilde yapıldı: Birincisi, OHAL’le beraber, hiçbir alakası olmayan insanlar, haklarında hiçbir delil olmadan işlerinden atıldılar, tutuklandılar, aylarca mahkemeye çıkartılmadılar. FETÖ davalarından soruşturulan savcılar Fethullahçı darbecilerle hiçbir bağlantısı olmayan insanlarla ilgili soruşturmalar açtılar. Bu türden her adım hem darbe girişimi sonrasında darbe karşıtı ruh halini sulandırıyor hem de darbe davalarında görüldüğü gibi darbeci askerlere cesaret veriyor. 15 Temmuz darbesine bizzat katılan komutanlar, mahkemelerde dalga geçmeye başladı.

15 Temmuz darbesini sulandıran bir başka öğe ise “kontrollü darbe” tezi. Bu, en yumuşak haliyle darbenin önceden bilindiğini ama önlem alınmadığını, en sert haliyle ise 15 Temmuz darbesinin darbe sonrası OHAL uygulamalarıyla yaşanan gelişmeleri sağlama almak için planlandığını ifade ediyor. “Kontrollü darbe” tezi, 15 Temmuz sonrasını hükümetin kullanma şekliyle, 15 Temmuz darbesinin kendisini ayırt edemeyerek  bu sulandırma sürecine katılıyor.

Adalet Zemini'nden 15 Temmuz'un yıl dönümü için çağrı

Adalet Zemini, darbenin yıldönümünde, 15 Temmuz Cumartesi günü saat 14.00’te basın açıklamasına çağırıyor. Çağrıda söylendiği gibi:

“15 Temmuz'un 1.yılında darbeye karşı direnirken yaşamlarını yitiren tüm kardeşlerimizi anacağımız basın açıklamasına tüm yurttaşlarımızı davet ediyoruz.

‘Ama’sız, ‘fakat’sız tüm darbelere karşıyız.

15 Temmuz gibi girişimlerin bir daha tekrarlanmasına hayır!

Kutuplaşma değil kardeşlik!

OHAL değil özgürlük!”

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol