Ankara’da Yaşam İçin Ses Ver paneli: “Savaştan çıkarı olmayanların birliğini kurmalıyız”

04.12.2016 - 22:07
Haberi paylaş

Ankara’da DSİP üyesi Canan Şahin ve Sakarya Dayanışma Derneği üyesi Kadrican Mendi, Yaşam İçin Ses Ver İnisiyatifi tarafından düzenlenen “Ölüm ile çözüm arasında” başlıklı panelde konuştu.

DSİP’ten Canan Şahin ve Sakarya Dayanışma Derneği’nden Kadrican Mendi, Mazlum-DER Genel Merkezi’nde yapılan “Ölüm ile çözüm arasında” başlıklı
panelde konuştu. Katılımın yoğun olduğu panelde moderasyonu Yaşam İçin Ses Ver İnisiyatifi’nden Sacide Uras yaptı.

Savaşa karşı mücadele

İlk konuşmacı Canan Şahin, cumhuriyet dönemi ile bugünkü süreç hakkında benzerlikler kurarak, yaşanan şeylerin tamamen aynı olmadığını ancak bugün de tıpkı o günkü gibi Kürtlere siyaset kanallarının kapatıldığını anlattı. Artık barış talebinin sadece Türkiye’ye özgü olmadığını belirten Şahin, “bugün barış istediğimizde artık daha geniş bir coğrafyadan bahsediyoruz” dedi. AKP’nin kendisini “mazlumların, Halep’te, Rabia Meydanı’nda, Gazze’de öldürülenlerin
babası” gibi sunarak ulus-ötesi bir “biz” inşa ettiğini vurgulayan Şahin, gerçekte böyle olmadığını söyleyerek “O ‘biz’ mazlumların hakkını arayan değil Trump’ın kazanmasını Türkiye’nin jeopolitik çıkarları açısından isteyen ve kutlayan bir ‘biz’” şeklinde konuştu.

Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorunun savaşla çözülemeyeceğinin defalarca ortaya çıktığını hatırlatan Şahin, AKP’nin kurduğu “biz” kavramına karşı seküler-dindar “mahalle” eklemlenmeyen, çoğulcu, bu çoğulculuk içinde eşitlik, özgürlük ve barışı savunan bir birliğe ihtiyaç olduğunu söyledi. Şahin, “Kültürel çatışmayı aşan, sosyo-ekonomik bir zeminde ezinlenlerin, mazlumların, savaştan çıkarı olmayanların birliğini kurmalıyız” dedi.

“Terör retoriğinden kurtulmalıyız”

Konuşmasına Michael Foucault’nun Söylemin Düzeni eserinden örnek vererek başlayan Kadrican Mendi, çözüm sürecinde devletin kafasında yeni bir toplumsal sözleşme, yeni ve daha demokratik bir devlet kurma fikrinin olmadığını. Çözümün, devletin her zaman yedekte tuttuğu bir B planı olarak devreye sokulduğunu söyledi. Meseleyi “teröristle müzakere” olarak kodlamanın bir söylem düzeni, bir retorik oluşturduğunu vurgulayan Mendi, buna rağmen süreci desteklediğini belirtti.

Türkiye’nin her zaman kendisini bir Türk devleti olarak tanımladığını söyleyen Mendi, bu tanımın dışında kalanların dışlandığını ve ezildiğini anlattı. Çözümün, devletin Türklüğe ve teröre dayalı bu retoriği reddedilerek kazanılabileceğini savunan Mendi, “Barışın ve çözümün hâlâ zemini vardır. Bu önümüze konan reçete ile değil, bizim onu inşa etmemiz ile ilgili” dedi.

Mendi, ne AKP ne de CHP’nin cumhuriyetin kurucu paradigması ile hesaplaştığını, AKP’nin değişim retoriğine rağmen bu paradigmanın dışında bir parti
olmadığını vurguladı. Mendi, “çözüme yeniden başlayacaksak hâkim paradigma üzerinden başlayamayız” dedi.

Bültene kayıt ol