AB-AKP anlaşmasını çöpe atalım: 23 Ocak'ta mülteciler için sokağa!

30.12.2015 - 17:26
Haberi paylaş

Antikapitalistler kampanyası, 23 Ocak'ta İstanbul'da Suriyeli mültecilerle dayanışmak için bir sokak eylemi ve toplantı düzenleyecek. Eş zamanlı olarak Yunanistan'da yapılacak gösteri ve toplantıların ardından 24 Ocak'ta iki ülkenin ırkçılık karşıtları sınırın iki tarafında eylem yapacak.

Sosyalist İşçi gazetesinin son sayısının arka kapağında mültecilerin durumu ele alındı ve bir dayanışma hareketi inşa etmenin önemi vurgulandı. Yazı şöyleydi:

Suriye’yi bombalayan kapitalist devletler, bölge üzerindeki hegemonya mücadelesine hız verirlerken, kendi yarattıkları felaketlerden kaçan insanların Avrupa’ya ulaşmasını engellemek için her türlü yolu mübah görüyorlar. İçinde bulundukları ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına ödetmek isteyen Avrupa’daki kapitalist devletler, göçmenleri günah keçisi ilan ederken, ırkçı ve faşist partiler göçmen düşmanlığı ve İslamofobi üzerinden güç kazanıyorlar.

Fransa’da meydana gelen Charlie Hebdo ve IŞİD saldırılarının ardından Avrupa’da göçmen düşmanı politikalar ve ırkçılık yükselişe geçti. Fransa’da yapılan yerel seçimlerin ilk turunda faşist parti birinci geldi. İkinci turda aynı başarıyı gösteremese de faşist tehlike geçmiş değil.

Türkiye, Avrupa’nın bekçisi

Daha birkaç ay önce Aylan Kurdi’nin Ege kıyalarına vuran ölü bedeninin ardından, Türkiye, Avrupa Birliği ile yeni ölümlere yol açacak kirli bir anlaşma imzaladı. Yapılan anlaşmaya göre, Türkiye üç milyar avro karşılığında Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya geçişlerini engelleyecek.

Sınırlarını Suriyeli mültecilere açan AKP hükümeti, önce “misafir” dedi, ardından “Geçici Koruma Statüsü” verdi. Büyük bir kısmı kamplardaki sağlıksız ortamlarda, bir kısmı da büyük şehirlerde her türlü güvenceden yoksun, fahiş fiyatlara kiraladıkları evlerde yaşamak zorunda kalan, parasız olanların sokaklarda yaşamak durumunda kaldığı mülteciler, Türkiye’deki koşullarının düzelmemesi nedeniyle Avrupa’ya gitmek istiyorlar. 

Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarına göre; AB-Türkiye göç görüşmelerine paralel olarak Türkiye’de yüzlerce mülteci, avukatları ve aileleriyle görüştürülmeden çeşitli kamplarda alıkonma merkezlerinde tutuluyor. Bazıları işkenceye maruz kalıyor ve zorla kaçtıkları ülkelere geri gönderiliyor. Avrupa Birliği’ne sınır bekçiliği yapan Türkiye uluslararası hukuku çiğniyor.

"Misafirlik"ten "artık besleyemeyiz"e

Geçen yaz boyunca yüzlerce mülteci Avrupa’ya Ege denizi yoluyla kaçarken yaşamını kaybetti. Eylül ayında Türkiye’deki yaşam koşullarından bezen binlerce mültecinin Edirne sınırına yürümesi üzerine AKP hükümeti “misafir” konseptinden güvenlik konseptine hızlı bir geçiş yaptı. Edirne’den Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya geçmek isteyen çoluk, çocuk, yaşlı, engelli binlerce mülteci polis tarafından engellendi. Biber gazı ve copla dağıtıldı. Oradan da toplanarak kamplara gönderildi.

Irkçılığa geçit yok

Suriyeli mülteciler, Türkiye’ye geldikleri andan itibaren MHP gibi faşist partilerin ve ulusalcıların hedefi hâline getirildiler. Suriyeli mültecilere karşı medyanın da kullandığı nefret dili sonucunda 2014 yılında Ankara, Gaziantep, İstanbul ve Hatay’da ırkçı saldırılara maruz kaldılar.

1 Kasım seçimleri öncesinde CHP Suriyelileri geri göndereceğini beyan etti. Suriyeli mültecilere yönelik ırkçı propaganda ve saldırılara karşı mücadeleyi yükseltmek, milliyetçiliğe ve ırkçılığa karşı mücadelenin parçasıdır. Mültecilere yönelik düşmanca tutumlar işçi hareketini zayıflatırken, ırkçılığın ve milliyetçiliğin tırmanmasına yol açıyor.

Savaşa son, göçmenlere özgürlük!

İçinde Türkiye’nin de yer aldığı NATO ve AB ülkelerinin oluşturduğu koalisyon ortaklığının dışında, Suriye’de savaşan Rusya ve İran, mülteci sayısının artmasına neden olacak. Bu nedenle sorunun çözülmesi için öncelikle Suriye’deki emperyalist müdahalenin sona ermesi şart. 

Öte yandan neredeyse beş yıldır Türkiye topraklarında yaşayan Suriyelilerin mülteci haklarının tanınması, kampların boşaltılması ve güvenli göç yollarının sağlanması talebi 2016 yılının en önemlimücadele başlıklarından birini oluştur-makta. Göçmenlere karşı insanlık dışı uygulamalara son vermek için uluslararası düzeyde harekete geçmek, göçmen dayanışma ağlarını inşa etmek, savaşların, yoksulluğun, göçlerin sorumlusu kapitalizme karşı işçi sınıfının güçlenmesini sağlayacaktır. 

Eylül ayında binlerce Suriyeli mülteci sınırların açılması için harekete geçti. Şimdi yapmamız gereken, bu harekete omuz veren, güçlü bir göçmen dayanışma hareketi inşa etmek.

Bültene kayıt ol