Çözüm süreci üzerine açıklama: “Ya barış ya barış”

09.04.2015 - 16:35
Haberi paylaş

Barışa Söz Ver kampanyasının “Ya barış, ya barış” konulu basın toplantısı bugün Taksim'de gerçekleştirildi.

Toplantının açılışında, kampanya aktivistlerinden Yıldız Önen basın açıklamasını okudu. Yıldız Önen özetle “Biz söz veriyoruz: Ya barış ya barış! Umut veren gelişmelerle, karamsarlığı yayan olaylar yan yana gelişiyor. Ama bizim umuda, barışa, demokrasiye, özgürlüğe, kardeşliğe, adalete, eşitliğe, vicdana, hakkaniyete ihtiyacımız var. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de okunan mektubun, o mektubun içerdiği demokrasi ve barış vurgusunun arkasındayız. Bizim, Dolmabahçe’de açığa çıkan umudun serpilmesine, tüm Türkiye’ye yayılmasına ihtiyacımız var. Newroz meydanında Kürt halkı barışa ne kadar hasret olduğunu gösterdi. Diyarbakır’da barışın sesini duyduk, barış için verilen mesajlara tanık olduk. Diyarbakır’dan uzatılan barış eline doğru uzanmak, bu eli tutmak ve barışı geri dönülmez bir toplumsal kazanım haline getirmek istiyoruz” dedi.

Toplantıda yer alan isimlerden yazar Emine Uçak Erdoğan “Siyasette üslup önemli. Elbette rekabet olacak, ama seçim sürecindeki tartışmalara barış süreci kurban edilmemeli, barış süreci korunmalı” diye konuştu.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu temsilcisi Nilüfer Uğur Dalay ise “Şiddetten ekonomik veya başka türlü çıkar sağlayanlar barışa engel oluyorlar, düşmanlıkları devam ettiriyorlar. Can güvenliği, toplanma, söz söyleme, barınma, sağlık, eğitim, din vb. en temel insan haklarımız savaş ortamlarında yok oluyor, insanlık kaybediyor. Oysa huzura, barışa, birbirimizle konuşmaya ihtiyacımız var. Romanlarda Binbir gece masallarında Şehrazat nasıl konuşarak ölüme karşı durduysa, İlyada’da nasıl kadınlar, anneler barış için çırpınıyorlarsa, bizler de usul usl, konuşa konuşa, zaman zaman bağırarak bu barışı kurmamız gerekiyor. Çünkü artık barışmanın, barışın ne demek olduğunu hatırladık. O nedenle barışa söz vermemiz gerekir” dedi.

23. dönem milletvekili Ufuk Uras “İnsan hayatından daha önemli hiç bir şey yok, aslolan ölümü değil barışı savunmak, onun için barışı savunuyoruz, barış bizim üst belirleyenimiz. Dolmabahçe mutabakatı geri dönülmez bir ilk adım, tıpkı Newroz’da verilen barış mesajları gibi. Seçimlerdeki rekabet de kimin daha çok barışı savunduğu üzerinden olmalıdır, kavmiyetçilik üzerinden değil. Meclis seçimlere kadar yeni bir komisyon kuramayacağı için, PKK önkoşulsuz barış konferansını toplamalı, ertelememeli, somut adım atmalıdır. Kobani nedeniyle sınırı geçen peşmergeye laf edenleri, Suriyeli göçmenlere yapılan yardımlara laf edenleri unutmamalıyız. Bizler barış ve demokrasi için siyaset yapıyoruz. Militarist mi, barışçı mı bir cumhuriyet istiyoruz, buna seçimlerde karar vereceğiz. Demokrasi ve barış bir bütündür, ikisini de gerçekleştirmek için çaba göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

Yazar Ömer Faruk Gergerlioğlu “Şimdiye kadar büyük bir yangın vardı, barış süreci ile bu ateş küllendi. Şimdi bizler bu ateşin tamamen sönmesi için su mu dökeceğiz, yoksa parlaması için benzin mi? Tüm toplum barış istiyor. Newroz’da bu ortaya çıktı. Batıdaki ulusalcı kesimler bile barış ortamından memnun. İster PKK, ister devlet olsun, barıştan vazgeçen kaybeder. Süreçte bazı gelgitler oluyor, sanki kişilere T.Erdoğan’a, A.Öcalan’a, H.Fidan’a endeksli bir süreç var, bu yanlış. Barış sürecinde ne yapılması gerektiği konusunda dünyada kabul edilen yöntemler var. Arabulucu, uzlaşma komisyonu, hakikatleri araştırma komisyonu gibi kurumsal yapıların süreci götürmesi gerekir. Ayrıca T.Erdoğan’ın başkanlık isteği barış sürecini etkiliyor, zora sokuyor. Çözüm süreci başkanlık tartışmalarına kurban edilmemelidir. Demokrasiden uzaklaşılan yöntemler, iç güvenlik paketleri süreci olumsuz etkiliyor” dedi.

Mazlumder İstanbul Şube Başkan Yardımcısı Ali Öner “Barışa Söz Ver kampanyasını BAK ve Mazlumder olarak birlikte yürütüyoruz. Barışı hasretle bekliyoruz, önemsiyoruz. Bu süreçte en önemli husus, halkların barış sürecinin önemini kavraması, meydanları, salonları, gazetelerin köşelerini doldurması. Barış sürecinden dönülmemelidir. Seçim sürecinde siyasiler özenli davranmalı, barışı siyasi ranta çevirmeye çalışmamalıdır” diye konuştu..

YSGP Eş Sözcüsü Naci Sönmez “Devlet yıllarca kimliklere, dinlere, mezheplere, cinslere baskı uyguladı. Barışa el vermeli, söz vermeli, inşa etmeliyiz. Şimdi yürüyen aslında çözüm sürecidir. Barış çok daha uzun bir sürede sonuçlanabilir. 100 yıldır binlerce insan öldü. Çözüm süreci, toplumların diyaloga geçmesi için bir başlangıçtır. Trabzonlu ile Diyarbakırlı anlaşabildiği zaman barış gerçekleşmiş olacaktır. Bütün kamuoyunu barışa el vermeye, söz vermeye, inşa etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı..

Kafkasya Forumu aktivisti Furkan Dzapş “Süreç eksikliklerine rağmen devam ediyor. Ama halklar bu süreçte pasif, sanki iki egemen oturmuş anlaşmaya çalışıyor. Biz Kafkasyalılar biliyoruz ki, demokrasinin olgunlaşmadığı toplumlarda barış süreçleri olumlu sonuçlar vermiyor. Örneğin Çeçenistan’da Rus Hükümeti ile Çeçenler arasında uzlaşma sağlandı, eskiden Çeçenleri Ruslar öldürürdü, şimdi Çeçenleri Çeçenler öldürüyor. Dolmabahçe mutabakatı önemli, ama günümüzde hükümet AİHM sözleşmelerini bile ihlal edebiliyor. Toplumlar, halklar barış sürecinde etkin yer almalı. İç güvenlik paketi, tek adam yönetimi gibi uygulamalar tepki topluyor. Her şeye rağmen umutluyuz, yeni acılar yaşanmamalı, sorumlular bilinçli davranmalı. Sorunlar çözüldükten sonra da halkların birbirine düşman olmaması önemli” dedi.

DSİP MK üyesi Roni Margulies ise “Hükümet barış istiyor, ama devletin Kürtlere hediye ettiği bir barış olsun istiyor. Barış iki taraflı olur, yoksa kalıcı olmaz. Hükümet tek taraflı bir barış yapmaya çalıştığı için sürekli yalpalıyor. Aslında barış çok kolay. Anadilde eğitim, A.Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesi, gerillanın ve yurt dışındakilerin sivil ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanması, bunların hepsi Mecliste kısa zamanda çözülebilecek konular. Ama bütün bunlar için barış isteyenlerin etkili eylemler yapması, hükümeti, Meclisi buna zorlaması gerekir. Fırat’ın batısında barış için kitlesel eylemlere ihtiyacımız var” dedi.

İbrahim Betil “Çoğunluktan mı, çoğulculuktan mı yanayız? Kimlik ve inanç en önemli iki konu, herkes bunlara saygı göstermeli. Halk barıştan yana, hiç kimse savaş istemiyor. Siyasetçiler de halkın bu tercihine uygun davranmalı” dedi.

Akademisyen, gazeteci Erol Katırcıoğlu “Bütün felaketlere rağmen iyi yoldayız” dedi.

Basın toplantısının moderatörü sanatçı Zeynep Tanbay “Ben çözüm sürecini eskiden mehter takımının yürüyüşüne benzetirdim, iki ileri bir geri. Şimdi ise süreç iki geri bir ileri gidiyor, yani iyi gitmiyor. Sürecin tekrar mehter takımı ritmine dönmesi gerekir” dedi ve konuşmaları özetleyerek herkesi barışa söz vermeye, barış için bir şeyler yapmaya davet etti.

Bültene kayıt ol