Polonyalı antifaşistler, Varşova’da gerçekleştirilen faşist yürüyüşe karşı cesur bir duruş sergiledi

17.11.2017 - 15:47
Haberi paylaş

DSİP'in Polonya'daki kardeş örgütü Pracownicza Demokracja (İşçi Demokrasisi) üyesi Andy Zebrowski, Varşova'dan yazdı.

Geçen Cumartesi Varşova’da, Polonya Bağımsızlık gününde, faşistlerin liderlik ettiği on binlerce kişilik bir yürüyüş gerçekleşti. Buna karşılık antifaşistler de eşzamanlı olarak binlerce kişilik karşı protestolar düzenlediler.

Faşist yürüyüşte, Kelt haçı taşıyan bayraklar ve başka faşist semboller içeren pankartlar vardı. Bu pankartlarda “Avrupa ya beyazların olacak ya da boşaltılacak”, “Kardeş ulusların beyaz Avrupası” ve “Saf ırk, ayık akıl” yazıyordu.

Göstericiler antisemit, islamofobik ve sol karşıtı sloganlar attılar.

Yürüyüşe, başka ülkelerden gelen faşistler de katıldı. Macar Jobbik Parti başkan yardımcısı Laszlo Toroczkai, İtalyan Forza Nuova lideri Roberto Fiore, Slovak soykırım inkârcılarından Milan Mazurek ve İspanyol Ulusal Demokrat’tan Manuel Serrano bunlardan bazılarıydı.

Ayrıca İngiltere’den de nazi Tommy Robinson yürüyüşteydi.

Yürüyüş öncesi aralarında Nazilerin de bulunduğu Katolik bir kitle içinde cesur bir kadın, Polonyalı eski Papa II. John Paul’ün ırkçılığın günah olduğunu ifade eden sözlerini içeren bir pankart açtı. Kadın kiliseden zorla çıkarıldı.

Bugün karşılaştığımız faşistlerin Hitler dönemi Nazilerine benzerliğini göstermek için pankartlar taşıyan insanlar, taşıdıkları pankartlarda gamalı haç bulunduğu gerekçesiyle faşizm propagandası yapmak suçundan gözaltına alındılar.

Sekiz cesur kadından oluşan bir grup faşist gösteriye sızıp “Faşizme hayır” diye pankart açtılar. Tekmelendiler, üzerlerine tükürüldü ve sonrasında da güvenlik tarafından sürüklenip gösteriden atıldılar. Bunlar olurken hiçbir yerde polisler işini yapmadı.

Polis, faşist haydutların kendi kendilerine güvenliği sağlamalarına izin verdi. Antifaşist gösteride ise her yerde polisler vardı.

Son birkaç yıldır faşistlerin; Polonya Bağımsızlık gününde insanları harekete geçirmek için fırsatları oldu. Dolayısıyla faşistlerin sözde “Bağımsızlık Yürüyüşü” yıl boyunca organize ettikleri gösterilerden kat kat büyüktü.

Yıllarca sağcı politikacılar, gazeteciler ve televizyonlar faşistlerin hareketini normalleştirdiler. Hatta onları sadece neoliberalizme karşı olan “vatanseverler” olarak nitelendirdiler.

Faşistlerin güçlenme süreci

2015’teki seçimden beri, aşırı sağcı ve ırkçı Hukuk ve Adalet partisi faşizme meşruiyet zemini kazandıran bu tarz propagandaları sıklıkla kullandı. Bu durum, gösteriye katılan birçok kişiye faşist olmadıklarını iddia etmek için dayanak sağladı.

Hükümet de bu süreçte mültecilere karşı ırkçı söylemlerini devlet adına yayın yapan kanal aracılığıyla sanki kusar gibi yaydı. Hükümetin üstü kapalı, süslenmiş açıklamaları ile faşistlerin söylemleri arasında çoğu zaman sadece minicik farklar vardı.

Antifaşist gösteri çok daha küçüktü ama yine de sayıları binlere ulaştı. Üstelik gösterilere katılan çoğu insanın da ilk sokak tecrübesiydi.

Gösteri, son seçimde 550 bin oy alan Razeem Partisi (Razeem kelimesi hep beraber gibi bir anlama geliyor. ÇN), kürtaj hakkı için mücadele eden aktivistler, anarşistler, sendikacılar, LGBT+ aktivistler ve Yeşiller Partisi gibi sol organizasyonları birleştirdi.

Daha önemlisi, faşistlere “faşist” denmesi gerektiğini savunan kampanyalar ilk meyvesini verdi. Çok daha fazla insan, Bağımsızlık Yürüyüşü’nü organize edenlerin faşist motivasyonlarının farkına vardı.

Polisin ve Varşova meclisinin raporlarının aksine bu faşist yürüyüş tarihteki en büyük faşist gösteri değildi, geçen senekinden daha küçüktü. Gösterinin 60 bin kişilik olduğuna dair polis tahmini İçişleri bakanı Mariusz Blaszczak’ı memnun etmek için söylenmiş abartılı bir tahminden başka bir şey değil.

Blaszczak, yürüyüşten bahsederken “Güzel bir manzaraydı” dedi ve şunları söyledi: “Bağımsızlık günü kutlamalarına çok sayıda Polonyalı’nın katılmasından dolayı gururluyuz.”

Polonya içindeki ve dışındaki tepkiler hükümetin az da olsa geri adım atmasına sebep oldu. Bu, faşizm tehlikesini küçümsemek değil. Ancak, Kültür Bakanı pazar günü çıkıp hükümet yürüyüşteki ırkçı pankartları desteklemediğini açıkladı ve Blaszczak da bu pankartları görmediğini iddia etti.

Bu büyük faşist gösterileri son birkaç yıldır görüyoruz. Ancak cumartesi günü birçok antifaşist, faşizmden iğrenen insanların yavaş yavaş harekete geçmeye başladığını hissetti ve eğer harekete geçen insanlara ulaşabilirsek gücümüzü önemli şekilde arttırırız.

Andy Zebrowski

(Socialist Worker'dan Burak Alanyalı çevirdi)

Bültene kayıt ol