Güney Koreli sosyalistler: “Trump'ın savaş provokasyonuna başkaldırıyoruz”

20.09.2017 - 22:20
Haberi paylaş

Sosyalist İşçi'nin Güney Kore'deki kardeş gazetesi İşçi Dayanışması [Workers' Solidarity], nükleer gerilimin arkasında yatanları ve Güney Kore işçi sınıfının buna verdiği tepkileri açıkladı.

1. Donald Trump ve Kuzey Kore arasında geçen son restleşmelerin ardından Kore Yarımadası'nda son durum nedir?

Donald Trump ABD Başkanı seçildiğinden bu yana Kore Yarımadası'nda gerilimin şiddeti arttı. Bu Kuzey Kore'yi hidrojen bombası ve kıtalararası roket denemeleriyle karşılık vermeye teşvik etti.

Son hidrojen bombası denemesinin ardından, Trump yönetimi yapılabilecek tüm savaş çığırtkanı açıklamaları yaptı.

Kuzey Kore'ye yönelik bir askerî müdahalenin düşünülüp düşünülmediği konusundaki sorular sorulduğunda Trump, "Bakalım neler olacak" cevabı verdi. Ve Savunma Bakanı James Mattis "topyekûn imhaya yol açabilecek devâsa bir askerî müdahaleden" bahsetti.

En son olarak, ABD Hükümeti Kuzey Kore'ye ekonomik abluka başarılı olana dek "mümkün olan en kuvvetli" yaptırımları dayatacağını belirtti.

Bu yüksek gerilim durumunun ivedi bir savaşa yol açması pek mümkün görünmezken, bölgeye ilâve bir istikrarsızlık katacağı kesin. Eğer Uzakdoğu Asya'daki emperyalist rekabet daha da yoğunlaşırsa, bu tip gerilimlerin gelecekte hakiki tehlikeli durumlara yol açması mümkün.

2. Bölgedeki gerilimin ardında yatan menfaat çatışmalarını nasıl açıklarsınız?

Kuzey Kore'nin nükleer silah programı desteklenemez.

Kuzey Kore, kaynaklarının akıl almaz bir kısmını nükleer bombalara tahsis ederek aslında hiçbir türden sosyalist toplum düzenini barındırmadığını afişe etti. Kuzey Kore, kapitalist dünya sisteminin bir diğer parçasıdır.

Ne var ki, Kuzey Kore'nin nükleer silah programı Uzakdoğu Asya'daki istikrarsızlığın ana etmeni değil.

Kuzey Kore'nin nükleer silahları, ABD'ninkilere kıyasla okyanusta bir damla bile değil. Ayrıca Güney Kore'deki 25 bin kişinin üzerinde askerden oluşan ABD birliklerinin varlığıyla birlikte ABD ve Güney Kore'nin konvansiyonel silahlarının varlığı da Kuzey'i bunaltan etkenlerden.

Soğuk Savaş'ın sonlanmasından bu yana, Kuzey Kore, ABD'nin Uzakdoğu Asya'daki emperyalist rakiplerinin de dahil olduğu, bölge üzerindeki stratejilerinden kurtulmakta başarısız olmuştu. Bunu görmek isteyenler yalnızca bir Dünya haritasına bakmalıdır ki, Kore Yarımadası'nın Çin, Japonya ve Rusya ile çevrelendiğini görebilsinler.

ABD on yıllar boyunca Kuzey Kore'den gelen "tehditleri" abartmakta ve bölgedeki gücünü sürdürmek için bir bahane olarak kullanmaktaydı.

Karşılık olarak, Kuzey Kore'nin yönetimini teşkil eden bürokrasisi nükleer program geliştirmek için telaşla harekete geçti. Nükleer silah stoğu olmayan ve 2003 Irak İşgali'yle birlikte yönetimden uzaklaştırılan Saddam Hüseyin'in akıbetini gözlemlediler.

Dolayısıyla, Kuzey Kore'nin nükleer silah programı, ABD'nin Uzakdoğu Asya'daki faaliyetlerine bir "misilleme" olarak değerlendirilmelidir.

Güncel gerilimler aynı zamanda yükselen emperyalist rekabet bağlamında da ele alınmalıdır. Çin'i kontrol altına alma gayretinde olan ABD, Çin'in yükselişinden halihazırda rahatsız olan diğer Asya ülkeleriyle ittifak oluşturmanın yollarını aramaktadır.

Bu nedenle Trump aynı zamanda Çin'in üzerindeki baskıyı arttırdı. Çin ve Hindistan arasındaki uzlaşmazlığın olduğu Himalayalar, Tayvan Boğazı, ve Kore Yarımadası meselelerinde gerilimin aynı anda artması bir tesadüf değil.

Trump, Kuzey Kore tehlikesini bahane ederek Nisan ayında yeni füze savunma sistemlerini Güney Kore'ye yerleştirdi. Bu savunma sistemi esasında ABD'nin Çin füzelerine karşı savunma sisteminin parçalarından biri.

Kuzey Kore müzakere çağrısı yaptı, fakat Trump ve Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in bu çağrıyı reddetti. Ayrıca ABD Kuzey Kore'yle para hareketliliği olan bir Çin bankasına yaptırımlarını dayatmaya başladı.

Kısa süre sonra Kuzey Kore bir kıtalararası füze denemesi yaptı.

Emperyalist güçler Kore üzerinde çatışan menfaatlere sahipler. Çin, Kuzey Kore'yle nükleer silah programı nedeniyle ağız dalaşına girerken, diğer yandan Kuzey Kore rejiminin çökmesini engellemek istemekte. Ki bu çöküş, ABD birliklerine ev sahipliği yapan Güney Kore'yle bir sınır hattını paylaşmaya sebebiyet verecek.

Ağustos ayında Çin'in devlet tarafından işletilen gazetesi Global Times, Çin'in Yarımada üzerindeki çıkarlarını koruyacağını açıkladı. Yapılan duyuru şöyleydi: "Eğer ABD ve Güney Kore, Kuzey Kore'ye saldırılar gerçekleştirir ve Kuzey Kore rejimini indirmeyi amaçlarsa, Çin bunun gerçekleşmemesi için önlemler alacaktır."

Öte yandan, Çin ve Rusya'nın emperyalist menfaatleri farklı da olsa, iki devlet de ABD'nin Kuzey Kore'ye yönelttiği tehditler karşısında teyakkuz halinde bekliyor.

Trump, Kuzey Kore'nin nükleer programa sahip olmasında Çin'in "sorumluluğunu" işaret ederek Pekin'in üzerindeki baskıyı arttırıyor. Daha da ötesi, Trump'ın kışkırtmalarıyla başlayan ABD ve Çin arasındaki ticari ihtilaflar, Kuzey Kore sorununu, Çin ve ABD arasındaki gerilimleri arttırarak etkileyebilir.

Yine de geçici olarak tüm gerilimin durulması da mümkün.

Şimdilik emperyalistler arası rekabet, güncel gerilimi daha da gergin bir duruma ilerletecek şekilde sürdürüyor.

3. Peki, yeni Güney Kore hükümetinin konumu nedir ve son olaylara ne gibi tepkiler verdiler?

Moon Jae in, geniş çaplı protestoların alaşağı ettiği sağcı hükümetin ardından Mayıs'ta göreve geldi. Bir önceki hükümet göstere göstere ABD ve Japonya yanlısı politikalar sürdürmüştü ve pek çok insan yeni hükümetin farklı bir yol izleyeceğini umuyordu.

Fakat Moon bu beklentilere ihanet etti. ABD savunma füzelerinin ülkeye yerleştirilmesinden, Kuzey Kore'yi şiddetle sindirmeye dek Trump'ın politikalarıyla sıkı sıkıya işbirliği içinde. Moon Rusya Devlet Başkanı Putin'le bir araya geldiğinde Kuzey Kore'ye yönelik bir petrol ambargosu çağrısında bile bulundu.

Öte yandan birkaç ay önce iktidardan düşürülen sağcı parti ise ABD'nin taktik nükleer silahlarının yeniden Güney Kore'ye konuşlandırılması çağrısında bulundu.

Moon yönetimi bu çağrıya olumlu yanıt vermemekle birlikte, Güney Kore'nin yerli üretim nükleer denizaltılara sahip olması gerektiğinden bahsetmeye başladı. ABD, Güney Kore'nin doğrudan kendilerine ait nükleer silahlara sahip olmasına karşı çıkıyordu. Fakat nükleer denizaltılar üretmek, nükleer programa sahip olmak için dolaylı bir yol izlemek anlamına geliyor.

Moon ayrıca silahlı kuvvetleri belirgin şekilde takviye edeceğini duyurdu.

4. Güney Kore işçi sınıfının ruh hali bu sorundan nasıl etkilendi?

Sağ kanat güçlerin savaş propagandaları işçiler arasında çok küçük karşılık bulmuş gibi görünüyor. Pek çok işçi, Kuzey Kore nükleer silahlarının Güney Kore'yi hedef alabileceğinden endişeli, ancak aynı zamanda Trump'ın pervasızlığını onaylamıyorlar.

Fakat, şimdiye dek bu mesele, işçiler üzerinde işyerlerindeki sorunlarla boy ölçüşebilecek kadar bir baskı oluşturabilmiş değil.

Moon hükümetinin kendini Trump'la birlikte konumlandırması üzerine bir tartışma sürmekte.

Reformist güçlerin çoğunluğu, yıllarca sağ kanat hükümetlerin çektirdiği acının ardından umutlarını Moon hükümetine bağladılar.

Ancak Moon, ABD'nin savunma füzelerinin konuşlandırılması konusundaki yerel direnişi sıkı önlemler alarak ve güç kullanarak bastırdı. Pek çok işçi bununla birlikte hayal kırıklığına uğradı ve bununla birlikte hükümeti destekleyen insanlar arasındaki çatırdamalar görünebilir hale geldi.

Bu durum, özellikle bir önceki hükümet için düzenlenen protestolara katılan reformist gruplar için daha da belirgin şekilde gözlemlenebilir.

Tüm bunlar, devrimci sol için uygun fırsatlar sağlamaktadır.

6. Öyleyse, sol bu duruma nasıl müdahale etmekte? Güney Kore'de devrimciler hangi kazanımları elde etmek için savaşıyorlar?

Kuzey Kore'nin nükleer programı, Güney Kore solu için uzun süre berbat bir tartışma konusu oldu. Pek çok Güney Koreli solcu uygunsuz ve yetersiz argümanları öne sürdüler.

Kuzey Kore yanlısı stalinistler, nükleer programı, "sosyalist" ülkenin kendini ABD emperyalizmine karşı savunabilmesi için kaçınılmaz bir meşru müdafaa aracı olarak değerlendirdiler. Öte taraftan, pek çok pasifist Kuzey Kore'yi ABD'ye denk sayma hatasına kapıldı.

Ve bazı reformist sosyalistler, Kuzey Kore'yi ABD'den daha fazla eleştirme noktasına bile ulaştılar.

Tüm bunlar, füze savunma sistemine karşı bir dayanışma oluşturmanın ne kadar zor olduğuna işaret ediyor.

İşçi Dayanışması ise Güney Kore solunun ABD emperyalizmine ve Moon hükümetinin dış politikalarına muhalefet etmesi gerektiğini savunur. Aynı zamanda Kuzey Kore'nin nükleer silahlarının anti-emperyalist mücadele için bir araç olmadığını belirtir.

Barış, emperyalist güçlerin ve Kuzey-Güney Kore yönetici sınıflarının arasındaki müzakerelerle kazanılmayacaktır.

İşçi Dayanışması, açık şekilde emperyalizmin gerçek suçlu olduğunu ileri sürer. Ve bir anti-emperyalist, anti-kapitalist işçi sınıfı hareketi oluşturmak, mücadeleyi bir adım ileri götürmenin yegane yoludur.

Bültene kayıt ol