(Özel) AKP'nin Suriye politikası: “Umutlanacak bir şey yok”

12.04.2017 - 11:17
Haberi paylaş

G7 ülkeleri dışişleri bakanları toplantısına Suriye ve Devlet Başkanı Beşar Esad'ın geleceği ile ilgili tartışmalar damgasını vurdu.

İtalya'nın Lucca kentinde düzenlenen toplantıya katılan İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Moskova yönetiminin Esad'a verdiği destek nedeniyle bazı Rus vatandaşlarına yönelik yeni yaptırımların ele alındığını kaydetti.

Johnson, bugün başlayan iki günlük G7 dışişleri bakanları toplantısında 'Suriyeli bazı ordu yetkilileri ile bazı Rus askeri yetkililere ek yaptırım imkânlarının masaya yatırılacağını' belirtti. İngiltere Dışişleri Bakanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Esad ile ittifakının Rusya'nın adını lekelediğini savunarak, "Ruslar 'toksik' Esad yönetimiyle mi yoksa Suriye'de siyasi çözüm hedefi doğrultusunda G7 ülkeleriyle mi hareket edeceklerine karar vermek zorundadır" diye konuştu.

Bugün ise AKP'ye yakınlığıyla bilinen birçok gazete; "Esad'ın sonu geliyor" gibi manşetler attı. 

DSİP’ten Ozan Tekin konu hakkındaki görüşlerini marksist.org’a bildirdi:

“Baas rejimi üssüne yönelik ABD’nin hava saldırısı, üstüne ABD yönetiminden gelen açıklamalarda Rusya’ya karşı artan dozajdaki sertlik, G7 ülkeleri toplantısında Esad’ın sonunun geldiğine ilişkin belirlenen eğilim; bu gelişmelerin tümü, AKP liderliğinin, yıllardır Batılı güçlerle pazarlık etmesine rağmen bir türlü kabul ettiremediği Suriye planı konusunda bir kez daha umutlanmasına neden oldu.

Oysa umutlanacak bir şey yok. Hükümetin Suriye politikası uzunca bir süredir atılan geri adımlar ile devam ediyordu. ABD ve AB devletlerini askeri müdahaleye ve güvenli bölge oluşturmaya ikna edememe ile geçen yıllar, Rojava’da PYD’nin güçlenmesi, Suudi Arabistan ile denenen ama tutmayan ittifak, Rusya ile büyük krizden özür dileme sürecine evrilerek inşa edilen zoraki müttefiklik, Menbiç’e yönelmenin önünün kesilmesi, ABD ve Rusya tarafından bir türlü karşılanmayan istekler… Türkiye Şam’da namaz kılma hedefiyle çıktığı yolda, iki hafta öncesine kadar “ABD ve Rusya’daki dostlarımız bizi çok üzüyor”, “Menbiç’te YPG’dense Esad rejiminin varlığı bizi rahatsız etmez” noktasına kadar gelmişti. Şimdi bu durumun değiştiğini ve kendilerine alan açılabileceğini düşünüyorlar.

Gerçek durum ise böyle gözükmüyor. ABD Dışişleri Bakanı, Rusya’ya gidip “Esad’ı desteklemeyi bırakın, ABD ile uzlaşın” diyor. Savunma Bakanı ise “Suriye’deki askeri stratejimizde bir değişiklik yok, önceliğimiz IŞİD” dedi. Trump’ın gelişiyle birlikte “sahaya inmek” ve “zaferler kazanmak” isteyen ABD emperyalizmi, son yıllarda kaybettiği nüfuzu geri kazanmak istiyor. Irak işgalinden önce ABD, onlarca ülkeyi kendi etrafında birleştirebiliyordu ve buna fazlaca bir itiraz yoktu. O işgalin fiyaskoya dönüşmesinden beri ise birçok farklı güç ABD’nin etkisinin zayıfladığı ortamda kendisine manevra alanı bulabiliyordu. Şimdi Trump’la birlikte bunu değiştirmek istiyorlar. Asıl olarak IŞİD’i hedef alan mücadele stratejisi devam ediyor ama Rusya ve diğerleri biraz daha ABD’nin hattına gelsin istiyorlar. Mesele Esad’ın kaderinden çok, bölgeye müdahale eden güçlerin arasındaki dengenin nasıl belirleneceğiyle ilgili. Ve Esad kalsa da gitse de AKP’ye bu ilişkiler ağında yeni bir inisiyatif alma fırsatı doğacak gibi gözükmüyor. Uluslararası koalisyonun sözcüsü, Rakka’yi IŞİD’den YPG’nin içinde olduğu Demokratik Suriye Güçleri’nin alacağını bir kez daha söyledi.

AKP açısından ise olayın bir başka utanç verici boyutu var. Erdoğan, onun döneminde Türkiye devletinin Ortadoğu coğrafyasında ezilen halklar açısından bir koruyucu hâline geldiğini, ABD ve Avrupa’nın ise bunu çekemediğini, “üst aklın” devamlı Türkiye’yi zayıflatmak için oyunlar oynadığını öne sürüyordu. 59 füze atışıyla birlikte bütün bu anlatı bir kez daha çöktü. Şimdi hükümet, dünyanın bir numaralı Müslüman düşmanı Trump’ın politika değişikliğine umut ve heves ile bakıyor. İslami terörle yatıp kalkan ırkçı bir liderin peşine takılmak istiyorlar. Trump’ın yönetiminde Mart ayında Irak ve Suriye’deki hava saldırılarında 1500 sivil katledildi. Son 72 saatte Musul’daki hava saldırılarında 172 sivil öldü. Onla ittifak kuranlar, Ortadoğu’nun yoksul halklarının düşmanıdırlar.”

Bültene kayıt ol