ABD: Siyahlar direnişte

29.09.2016 - 15:44
Haberi paylaş

Amerika'da siyahları hedef alan polis cinayetleri sürüyor.

Louisiana’da 5 Temmuz'da polis yere yatırıp etkisiz hale getirdiği Alton Sterling’i birden fazla kez ateş ederek öldürdü. Minnesota’da 6 Temmuz’da kız arkadaşı ve dört yaşındaki kızı ile birlikte arabayla seyahat eden Philando Castile’yi polis dört kez vurarak öldürdü. Polis, Castile’den ehliyet ve ruhsatını çıkarmasını istemiş, Castile çıkarmak için cüzdanına uzandığında onu “silah çektiği şüphesiyle” vurmuştu. Chicago’da 28 Temmuz’da Paul O'Neal polis tarafından öldürüldü.

790 cinayet

Cinayetler Eylül ayında da devam etti. Oklahoma’da 16 Eylül’de Terence Crutcher polisler tarafından öldürüldü. Crutcher arabasına yaslanmasına ve silahsız olmasına rağmen, “arabanın içinden silah aldığı düşünülerek”, başka bir polis tarafından taser cihazıyla vurulmasına rağmen, silahla vuruldu. Olay öncesinde yukarıdan olayı izleyen polis memurları ise hakkında siyah olması dışında bir şey bilmedikleri Crutcher’ın “kötü bir adama benzediği” yorumunu yapıyorlardı.

Şimdilik son cinayet haberi ise Kuzey Carolina’dan geldi. Polisler başka bir adamı araştırmak için geldikleri Charlotte’ta 43 yaşında yedi çocuk babası bir siyah olan Keith Lamont Scott’u vurarak öldürdüler. Scott’un travmatik beyin hasarı vardı ve bu durum cinayet sırasında yanında olan eşi tarafından polise bildirilmişti. Polis yine “silahlı saldırı şüphesi” üzerine Scott’ı öldürdü. Scott bu yıl polis tarafından öldürülen 790’ıncı kişi oldu.

En az 88 şehirde protesto

Siyahlara yönelik bu sürekli şiddet tepkisiz kalmıyor. Temmuz ayından bu yana en az 88 şehirde, en az 112 eylem yapıldı. Spor dünyasından pek çok kişi Amerikan futbolu oyuncusu Colin Kaepernick’in başlattığı, ulusal marş sırasında ayağa kalkmama eylemine katılıyor. Başlattığı eylem hakkında Kaepernick, “Siyahları ezen bir ülkenin bayrağına saygı göstermek için ayağa kalkmayacağım. Benim için bu, Amerikan futbolundan daha önemli. Olanları umursamamak bencilce olur. Sokakta yatan cesetler var ve bunu yapanlar ücretli izne çıkarılıyor ve cinayet yanlarına kâr kalıyor” dedi.

Yukarıda sayılan cinayetlerin tümünde, cinayetten saatler sonra bazen yüzlerce, bazen binlerce kişi “Siyahların hayatları önemlidir”, “Adalet yoksa barış da yok” sloganları ile eylem yaptı, polisi protesto etti ve büyük otoyolları kapattı.

Polisin tepkisi ise her seferinde katillere ücretli izin vermek, cinayet videolarının halka gösterilmesini engellemeye çalışmak ve protestolara plastik mermi ve biber gazı ile saldırmak oldu. Kuzey Carolina’da olağanüstü hâl ilan edildi, Amerikan ordusuna dâhil olan Ulusal Muhafızlar çağrıldı ve sokaklarda miğferli askerlerin kullandığı araçlar ve helikopterler devriye gezdi.

Sağcılar siyahları suçluyor

Sağcılar ise siyahları suçlamaya devam ediyor. Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi Partili bir üyesi olan Robert Pittenger "şehirdeki siyahlar beyazlardan nefret ediyor, çünkü beyazlar başarılı olurken onlar olamıyor” dedi.

Siyahlara yönelik cinayetler kapitalizm ve ırkçılık arasındaki bağı net bir şekilde gösteriyor. Cinayet kurbanlarının çok büyük çoğunluğu yoksul mahallelerde yaşayan siyahlar. Üstelik bu mahallelerde yaşayanlar, tenlerinin renginden bağımsız olarak tam da Pittenger gibilerinin uyguladığı politikalarla yoksullaşıyor ve ırkçılığın hedefi oluyor.

Kuzey Carolina bunun iyi bir örneği. Bölgedeki okullarda giderek daha fazla çocuk bedava öğle yemeği için başvuru yapıyor. Göçmen bürosu evlere ve otobüslere baskın yaparak yasadışı göçmen avına çıkıyor. Kentte olağanüstü hâl ilan eden Vali Pat McCrory, şehir bütçesinde muazzam kesintilere gitmiş, ırkçı kimlikler çıkarmış, kürtaj hakkına önemli kısıtlamalar getirmiş, sağlık sigortasının genişlemesine karşı çıkmış, kaya gazına yeşil ışık yakmıştı. McCrory 170.000 Kuzey Carolinalı'nın işsizlik maaşını keserken, zenginlere yönelik vergi affına gitmişti.

Onur Devrim Üçbaş

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol