Lübnan'da kitle gösterileri rejimi sarsıyor

28.08.2015 - 10:20
Haberi paylaş

Geçen cumartesi 10 bine yakın insan, Beyrut kentinin sokaklarında gösteri yaptı. Lübnan'da mücadele eden Sosyalist Forum'un üyesi Elia el Khazen, gösterilerin gücünü ve taleplerin neler olması gerektiğini yazdı:

2011 Arap ayaklanmaları, Lübnanlı insanlar üstünde iz bıraktı. Güçlü hareketler, mezhepçi rejimin düşmesi için çağrı yaptıkları bazı protestolar örgütlediler. Ne yazık ki, bu eylemler, neticede gerici grupların elinde kaldı. 

Fakat bu hafta, göstericilerin “Kötü kokuyorsunuz” adlı protestolarıyla sokaklara döndüğünü gördük.

Protestoları çöp toplama krizi ateşledi. Başlıca atık sahalarından biri Temmuz ayında kapandığında, yetkililer tarafından belirlenen başka bir alan olmadığı için, yığınlarca çöp sokaklarda birikti. 

Ayrıca, egemen sınıf, özelleştirilmiş çöp toplama pastasını, mezhepçi ve bölgeci çizgilerle pay etmeye çalışıyor.

Son günlerde Beyrut’un merkezinde yaşanan baskının vahşiliği ve sertliği, eşi benzeri görülmemiş seviyede. 

Kentin büyük bir bölümü, art arda gelen hükümetler tarafından özelleştirildi ve kentsel dönüşüme tabi tutuldu. 

Bu, pek çok skandala imza atmış olan rejimin gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Lübnan’ın sokakları çürüyen çöplerle doluyor. Bu çöpler, Beyrut’taki gerginliği bir an için hafifletmek amacıyla zaman zaman daha yoksul bölgelere taşınıyor.

Baskı

Protestocular, hem asker hem polis baskısını doğrudan yaşadılar. Bu denetçiler, protestocuları, Beyrut’un başlıca meydanlarına çıkan caddelerden uzaklaştırmaya çalışırken, birbirlerinden üstün olmaya çabaladılar. 

Askerler havaya ateş açtılar ve protestoculara göz yaşartıcı gaz kapsülleri ve tazyikli su ile öfkeyle saldırdılar. 

Polis protestoculara coplarla saldırdı; bazılarını yaraladı ve olaya karışmayan 75’ten fazla insanın hastaneye kaldırılmasına sebep oldu.  

Protestocular vazgeçmediler ve ertesi gün yeniden harekete geçmek için sokaklarda çadır kurdular.

Bir zamanlar dışa kapalı, lüks ve ayrıcalıklı bir bölge olan şehir merkezinin duvarlarına “Kahrolsun kapitalizm”, “Beyrut şehir merkezi halkındır” ve “Devrim” gibi sloganlar yazdılar.

Ertesi gün, protestocular cüretkârdı; sayıları arttı, 20 bine dayandı. 

Daha önce hareketin dışında kaldığını hisseden birçok insan mücadelenin çekimine kapıldı. 

Fakat örgütçüler, yeni gelen birçok kişiyi, özellikle de Beyrut’un kenar mahallelerinden gelen işçi sınıfı gençlerini “sabotajcı” ve “isyancı” olarak adlandırma hatasını yaptılar. Bunun sebebi, bu insanların, bekledikleri orta sınıf aktivistlerden “farklı görünmeleri”ydi.

Hatalar

Kafası karışmış olan örgütçülerin bir hatası daha oldu. İşbirliği yapıp “istenmeyen” yeni gelenleri uzaklaştırmalarını talep ettikleri güvenlik güçleri, 24 saat önce protestoculara ateş açanların aynısıydı.

Meclis korumaları işe dahil oldular ve protestocuları dövdüler, onlara ateş açtılar ve meydanı boşalttılar.

Muhammed Kassir adlı protestocu başından vuruldu ve şu anda yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Toplamda 402 kişi hastanelik oldu. 

Hareketin kuvveti yok olmadı. İnsanlar Muhammed ile dayanışmak için meydanda toplanmaya devam ediyorlar.  

Saflarımızı yeniden örgütleyeceğiz, sokakları geri alacağız ve 22 Ağustos protestosunun kuvvetini büyüteceğiz. 

Halk hareketini devam ettirmeliyiz ve her yerde halk heyetleri kurulmasını teşvik etmeliyiz. 

Mezhepçi rejimin bütünüyle devrilmesi ve seküler bir toplumun ve devletin kurulması için yola koyulmalıyız.

Meclisin dağıtılması, mezhepçi olmayan orantılı temsil temelinde erken seçim ve tek bir Lübnan yargısı için çağrı yapalım.

Kazanılması gereken talepler bunlar.

(Socialist Worker'dan Türkçe'ye Özge Karakale çevirdi)

Bültene kayıt ol