Piyasalardaki çalkantı, ekonomik iyileşme masalını açığa çıkarıyor

27.08.2015 - 10:27
Haberi paylaş

Küresel finans piyasaları, bu hafta, Çin borsasının 2007’den bu yana yaşadığı en büyük tek günlük düşüşün ardından çalkalandı. Bu krize “Kara Pazartesi” adı verildi.

Ertesi gün, gazete manşetleri, kendini toparlayan piyasalara odaklandı.

Fakat istikrarsızlık bitmiş değil. [İstikrarsızlık], küresel ekonomiyi ürküttü ve ekonominin iyileştiğine yönelik yalanları açığa çıkardı.

Çin’de birçok sıradan insan, bazen borç para ile, hisse senedi almaları için teşvik edildi. Bu insanlar, yatırımlarının yok oluşunu seyrettiler.

Dünya çapında, politikacılar ve uzmanlar paniği engellemeye çalıştılar; diğer ülkelerin, basit bir “Çin yapımı” problemi atlatabileceğini öne sürdüler.

Fakat Çin’deki bu çöküş şimdiden Avustralya, Brezilya, Endonezya, Japonya ve Güney Kore ekonomilerini vuruyor. 

Bunun nedeni, Çin’in dünyanın ikinci en büyük ekonomisi ve ikinci en büyük mal ve ticari hizmet ithalatçısı olması. 

Bu devasa piyasa, Çin’in krizinin, Britanya da dahil ihraç malı satışına bel bağlayan diğer ülkelere tam olarak neden etki ettiğini gösteriyor. 

İngiltere’de Muhafazakâr Partili Maliye Bakanı George Osborne’un tek söyleyebildiği, [krizin], Britanya’da ve Avrupa’nın geri kalanında büyük etkisi olmayacağından “oldukça emin” olduğuydu. 

Fakat, bu pazartesi, Londra Borsası’ndaki hisse senetlerinin değerinde 70 milyar sterlinden fazla kayıp oldu. 

Çin, Britanya’nın yedinci en büyük ihracat pazarı. 

Çin’in hiç durmuyor gibi görünen büyümesi, bazı ekonomistlerin, kriz ile parçalanmış bir sistemde bu durumun istisna olduğu görüşünü savunmalarına sebep oldu. Bu ekonomistler, bu durumun, dünya ekonomisinin geri kalanını durgunluktan kurtarabileceğini söylediler. 

Fakat artık Çin ekonomisi tökezliyor. Bugün, diğer her kapitalist ekonomi gibi Çin ekonomisinin de aynı kârlılık krizini yaşadığı ortada. 

Çin, bu ayın başlarında, para biriminin değerini düşürdü. Bunun ihraç mallarını ucuzlatması gerekiyordu. Buna rağmen yavaşlama hızlanıyor.

Son yıllarda Çin’in finans piyasaları hızla yükseldi. Şangay borsa piyasasının temel endeksi, Haziran’a kadarki 12 ay içinde iki kat arttı.

Sorumluluk

Birçok yorumcu, Çin pazarına şekil veren belli başlı sorunları durumdan sorumlu tutuyor. 

Örneğin, yabancı yatırımcıların sahip olabilecekleri hisse senedi sayısında bir sınırlama var.

Bu nedenle, Çinli yatırımcılar “deneyimsiz” olarak tanımlanıyorlar ve baskı altında kalınca panikleyip hisselerini satma olasılıklarının daha yüksek olduğu düşünülüyor. Fakat ağır kayıp yaşayan Çinli küçük yatırımcılar, bütünün içinde bir azınlık. 

Hızlı kâr elde etmek için borç para üzerinden spekülasyon yapan bankerlerin varlığı küresel bir olgu ve Çin de istisna değil. 

Bu, 2008 krizinde finans şirketlerini deviren etkenlerden biri.

Politikacılar ve patronlar, son krize, banka sektörünün ne pahasına olursa olsun ayakta kalmasını sağlayarak yanıt verdiler. 

Kurtarma programları ve “niceliksel kolaylaştırma” –para basmak– zaten nakit para ile dolu olan finans piyasalarına daha da nakit yağdırdı. Bu, ekonomik iyileşme ilüzyonu yarattı, çünkü borsa piyasaları kabardı. 

Fakat iyileşme, gerçek zenginlik üstüne kurulu değil ve bu spekülatif balonlar patladığı zaman taze bir kriz ortaya çıkabilir. 

Batıda, yatırım, üretimi artırmaya yönelik yapılmadı. Bu nedenle ekonomik büyüme zayıf kaldı.

Aynı zamanda, hükümetler ve patronlar, giderek şiddetlenen kemer sıkma politikalarını işçi sınıfına dayattı. 

Bu nedenle, bu son dalgalanma bir Çin, ABD veya İngiliz problemi değil. 

Bu, kapitalist sistemin bütününün yapısından ve 2008’de patlak veren krize hükümetlerin verdiği tepkiden kaynaklanıyor.

Judith Orr

(Socialist Worker'dan Türkçe'ye Özge Karakale çevirdi)

Bültene kayıt ol