Kuzey Kıbrıs'ta başkanlık seçimleri: Sömürgecilik ve statüko hezimete uğradı

26.04.2015 - 19:33
Haberi paylaş

Türkiye'nin işgali altında bulunan Kuzey Kıbrıs'ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu bağımsız sol aday Mustafa Akıncı kazandı.

İlk turdaki adaylar yeterli oy oranına ulaşamayınca, ikinci tura Derviş Eroğlu ile Mustafa Akıncı kalmıştı. Kuzey Kıbrıs'taki sol güçlerin birleşmesiyle, %60'a %40 oy oranlarıyla sandıktan Akıncı galip çıktı.

Seçim sonuçlarını Marksist.org'a değerlendiren Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Asım Akansoy, Akıncı'nın zaferinin, Kıbrıs Türk siyasi hayatında 40 yıllık statükonun ve milliyetçi rejimin temsilcisi olan Eroğlu'nun hezimete uğramasıyla çok önemli bir gelişme olarak kayda geçtiğini söyledi.

Sol güçler birleşti, kazandı

Bunun, 2004 yılında Annan Planı'na destek veren çözüm yanlısı Kıbrıslı Türklerin oranına hemen hemen denk olduğunu dile getiren Akansoy, şunları söyledi:

"Bu anlamda, Kıbrıslı Türklerin, Federal Kıbrıs'a dair inancının, beklentisinin ve ihtiyacının ne denli canlı ve acil olduğunun da bir göstergesi olmuştur diye düşünüyorum. Sayın Akıncı sosyal demokrat kökenli bir kişidir, seçimlere bağımsız olarak girdi ve adadaki tüm sol, sosyalist, sosyal demokrat ve demokrat güçler özellikle son bir haftadır, ikinci turda Akıncı'nın etrafında koşulsuz bir şekilde bir araya geldi. Burada önemli olan şu: Bundan sonraki süreçte atılacak adımların, adada yeni bir dönemin başlaması adına sonuç alıcı olması gerekiyor. Son 10-15 yıllık zaman diliminde, özellikle referandumun sonuçsuz kalması, Talat-Hristofyas görüşmelerinin sonuçsuz kalması, ciddi anlamda çözüm güçlerinin elini zayıflatmıştı. Dolayısıyla çok kısa zamanda yeniden bir barış insanının cumhurbaşkanı seçilmesi, bence her açıdan çok iyi değerlendirilmesi gereken bir konudur. İnanıyorum ki Kıbrıs'ta federal çözüm için görüşmeler süratle başlayacaktır. BM genel sekreterinin Kıbrıs özel danışmanının da müzakerelerin 2015'te yoğunlaşması ve 2016 baharında referanduma sunulmasına dönük olarak yapmış olduğu açıklamalar çerçevesinde, ben sayın Akıncı'nın sadece Kıbrıslı Türkler için değil, Kıbrıslı Rumlar için de, Türkiye ve bölge insanları için de önemli bir aktör olacağını, Kıbrıslı Türklerin Eroğlu döneminde kaybetmiş olduğu uluslararası ilgiyi yeniden kazanacağını ve yüzünü çok daha dışa döneceğini düşünüyorum."

Akansoy ayrıca, Kıbrıslı Türklerin son dönemde Türkiye hükümetinin dominant politikası nedeniyle sıkıltılı bir süreçten geçtiğini, Akıncı'nın ise Kıbrıslı Türkleri öne çıkaracağını düşündüğünü söyledi.

CTP milletvekili, bu sonucu yaratanın, bundan birkaç yıl önce Toplumsal Varoluş Mitingleri'ni örgütleyen, daha önce Mehmet Ali Talat'ı ve 2004 referandumunda Annan Planı'nı destekleyen yaygın barış güçlerinin Akıncı etrafında kenetlenmesi olduğunu söyledi.

Türkiye'nin sömürgeci anlayışına karşı bir reaksiyon

Seçimleri Marksist.org'a değerlendiren araştırmacı yazar Sinan Dirlik ise, aralarında tarihten gelen bir soğukluk olan iki sol hareketin birleşmesiyle ortaya çıkan sonuca çok sevindiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:

"Özellikle seçim kampanyası döneminde, CTP adayı Sibel Siber ile Akıncı, birbirlerine karşı sert ifadeler kullanmışlardı. Ama ikinci turda CTP, bir karar aldı ve siyaseten ilk turda rakip olmalarına rağmen, Eroğlu’na ve onun temsil ettiği statükoya karşı Akıncı’yı destekleme kararı aldı. Ve bundaki samimiyetini de gösterdi. Gerçekten Türkiye solu açısından da çok heyecan verici bir işbirliği yapıldı. Neredeyse ortak bir seçim kampanyası yürütüldü son bir hafta sokaklarda. Uzun yıllar sonra ilk defa Kuzey Kıbrıs’ta sol birleşerek kazanmış oldu. Umuyorum bu Türkiye açısından da ilham verici bir sonuç olur. 7 Haziran seçimlerine ilişkin de Türkiye kamuoyuna umut veren bir örnek teşkil eder."

2011’den çok daha öncesinden beri, Denktaş devrildiğinden beri Kıbrıslı Türklerin çok büyük büyük bir mücadele verdiğini dile getiren Dirlik, "2010 ve 2011 yıllarında güçlü bir hareket oldu, Toplumsal Varoluş Mitingleri gerçekten çok görkemliydi. Bu, tabii ki 90’ların sonundan gelen bir mücadelenin, hatta daha da önceye götürülebilir, uzun uzun yıllara dayanan bir mücadelenin sonucu. Ama her seferinde maalesef Kıbrıs Türk solu dağınıktı. Şimdi birlikte başardıklarını gördüler. Bu sonuçlar, Türkiye’nin sömürgeci anlayışına karşı bir reaksiyondur tabii her şeyden önce. Derviş Eroğlu sonuçta, her ne kadar Denktaş’la aralarında husumet olsa da, Kıbrıs’taki statükoyu temsil ediyordu. Bu statükoya ve Türkiye ile sömürge ilişkisine karşı güçlü bir çıkış olarak görmek mümkün bu sonucu" dedi.

Akıncı'nın bundan sonra çözüm görüşmelerinde yetkili olacağını hatırlatan Dirlik, "Tabii ki onun ilkeli bir duruş sergileyeceğini tahmin ediyoruz ve umuyoruz. Bu, Türkiye’nin Kıbrıs siyasetinde çok büyük bir kırılmaya yol açmasa bile en azından Kuzey Kıbrıs cephesinde daha kişilikli bir duruş göreceğini ve istediği gibi hareket edemeyeceğini söylemek de kehanet olmaz" diyerek sözlerini noktaladı.

Bültene kayıt ol