AKP çevre katliamında da birinci

06.02.2016 - 10:16
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bazı hükümet yetkilileri ne kadar, "Çevrecinin daniskasıyız", "Onlar pis, gerçek çevreci biziz" gibi tuhaf üsluplarla cümlelerini sıralasalar da, Davos Zirvesi'ndeki raporda çevre hassasiyetinde 60 ülke arasından 59. olan Türkiye'nin aslında hiç de çevreci olmadığını, aksine çevre katliamına hızla devam eden bir ülke olduğunu bu kez de Yale Üniversitesi'nin Dünya Çevre Performansı Endeksi'nden (Environmental Performance Index - EPI) öğrenmiş olduk.

Üniversite tarafından 15 yıl önce başlatılan ve iki yılda bir dünya ülkelerini çevreyle ilgili 9 ana kategori ve 21 alt kategoride değerlendiren endekse göre Türkiye, Doğa ve Yaban Hayatı Koruma kategorisinde 100 üzerinden 22,5 puan alarak 180 ülke arasında 177. oldu. Bu, 10 yıl öncesine göre %23,4'lük bir gerileme anlamına geliyor. Dünya Çapında Özel Türleri Koruma kategorisinde ise Türkiye 179. sırada kendine yer bulmuş. CO2 emisyonu artış hızı sebebiyle de 164. sırada.

Türkiye'nin bu konuda karnesi öyle kabarık ki, üniversite koruma alanlarının imara açılması, HES'lerle su varlıklarının yok edilmesi, Gezi Parkı protestoları gibi konulara "Rakamların Ardındaki Türkiye" başlıklı yazısıyla ayrıca dikkat çekmiş.

Henüz 2 hafta önce Erdoğan'ın katılımıyla 99 adet barajın açılışı yapılarak su varlıklarının geleceği enerji üretimine yenik düşmüş, bir hafta sonra Bakan Albayrak Türkiye'nin enerjideki bağlılığını bir kez daha herhangi bir dayanağı olmadan vurgulamış ve HES projelerini desteklerken, nükleer enerjiyi işaret etmişti. Geçtiğimiz günlerde de yine Erdoğan'ın katılımıyla 945 yıllık zeytin ağacı EXPO 2016 uğruna İzmir'den sökülüp Antalya'ya dikilmişti.

2014'ün Kasım ayında Yırca'da katledilen 6 bin zeytin ağacı için dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Dağ taş zeytin ağacı dolmuş ama Türkiye'nin enerjiye ihtiyacı var" diyerek ne kadar çevreci olduğunu göstermişti.

Ekosisteme yönelik yıkım politikaları bir çırpıda aklımıza gelen bu örneklerle sınırlı değil maalesef. Doğal sit alanlarının imara açılması, dünyaca ünlü plajların özel işletmelere devredilerek tesisleştirilmesi, termik santral projeleriyle tarım alanlarının verimsizleştirilmesi, açılan her barajın su varlıklarını yok etmesi, İstanbul'un ciğerleri olarak adlandırılan Kuzey Ormanları'nın 3.köprü için katledilmesi, her geçen gün çevre kanunlarının içinin boşaltılması, Türkiye yönetenlerinin çevreci olmanın çok uzağında olduklarını ortaya koyduğu gibi kapitalizmin doğayı hiçe sayan vahşi uygulamalarının da nasıl benimsendiğinin göstergesi adeta.

Yıkım projeleriniz karşısında geri adım atmayacağız.

Kâr değil, insan ve doğa!

Anıl Yüksel

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol