Cumartesi Anneleri'nde 517. hafta: “Bu acıyı taşıyamıyoruz!”

21.02.2015 - 18:46
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri/İnsanları, 517. oturma eylemlerinde, 23 Şubat 1995'te İzmir'de gözaltında kaybedilen Murat Yıldız için bir araya geldi.

Gözaltında kaybedilişinin 20. yılında, Murat’ın annesinin “Adalet peşinde koşarken ben aşındım. Bedenim aşındı, ayaklarım aşındı. Yollarda kalan iki gözüm aşındı. Ama zaman aşınmamalı” çağrısına Galatasaray’dan ve Bornova Özkanlar Karakolu'ndan ses katıldı.

Sebla Arcan, 517. oturma eyleminin ilk konuşmasında, Hanife Anne'nin bu hafta "Cezasızlığa son! Adalet istiyoruz" kampanyası çerçevesinde İHD İzmir Şubesi'yle birlikte İzmir'de Murat'ın akıbetini soracağını ifade etti ve ardından 105 yıllık ömrünün 33'ünde oğlu Cemil'i arayan, ne yazık ki oğluna kavuşmadan aramızdan ayrılan Berfo Ana'nın 2. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak Kırbayır ailesinin bir kısmının Galatasaray Meydanı'nda olduğunu, bir kısmının ise İHD Ankara Şubesi'yle birlikte Berfo Ana Parkı'nda Cemil'in dosyası için 'Hukuksuzluğa son! Adalet istiyoruz' demek için Ankara'ya gittiğini dile getirdi. Ayrıca, 21 Mart Dünya Anadil Günü dolayısıyla Murat Yıldız için yapılacak konuşmalardan birinin de Zazaca olacağını belirterek konuşmasını sonlandırdı.

"Murat Yıldız kendi rızasıyla teslim olmuştu"

Arcan'ın ardından Murat Yıldız'ın avukatı Erhan Pekçe, dava ile ilgili yaptığı açıklamalarda, "Hanife Yıldız'ı ilk tanıdığım zamanlarda çok kötü durumdaydı çünkü Cumartesi Anneleri Meydanı'nda ağır polis şiddetine maruz kalıyorlardı'' diyerek Murat Yıldız'ın o dönemde kendi rızasıyla kaçmış olmasının mümkün olamayacağını, çünkü zaten kendi rızasıyla teslim olduğunu ifade etti.

5 Ocak 1981'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Fatma Kırbayır, Recep Tayyip Erdoğan'a Berfo Ana'ya verdiği sözleri tutması çağrısında bulunarak, kemiklerini ve adaletin yerine gelmesini istediğini söyledi.

Hanife Anne'ye 20 yıldır kader arkadaşlığı yapan Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun, Zazaca yaptığı konuşmasında adalet taleplerini yineleyerek kayıplarının kemiklerinin kendilerine verilmesi istedi.

"Maruz kaldığı şiddete rağmen, oğlunu verdiği gibi geri istemekten vazgeçmedi"

Hanife Anne'nin bir diğer mücadele arkadaşı olan, 12 Eylül 1994'te gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin ise Hanife Anne'nin kendi çocuğunu kendi elleriyle polise teslim ettiğini, fakat çocuğunun bir daha geri dönemediğini söyleyerek "Böyle bir ülkede yaşıyoruz!'' dedi. Bilgin, Hanife Anne ile meydanda çok fazla şiddete maruz kaldıklarını ancak yılmadıklarını ve Hanife Anne'nin oğlunu verdiği gibi geri isteme talebini sürekli yenilediğini ifade etti.

"Adalet sağlansın; Murat Yıldız dosyasındaki cezasızlık son bulsun!"

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve Cumartesi İnsanları’ndan Mukaddes Şamiloğlu'nun okuduğu basın metni ise şöyleydi:

"Devletin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucunda güvenlik güçlerince işlenen ağır insan hakları ihlalleri cezasız kalmaya devam ediyor. Uluslararası hukuka göre yürütülen soruşturmanın etkin olması için öncelikle olayların tam olarak nasıl meydana geldiğinin belirlenmesini, ikinci olarak ise sorumluların tespit edilmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak yapıda olması gerekir.

Türkiye'de kaybetme suçunda savcıların ve yargıçların mağdur yakınlarının sunduğu delilleri ve tanıkları değil, şüpheli ya da sanık durumunda olan güvenlik güçlerinin hiçbir somut veriye dayanmayan inkarlarını esas almaları, sürecin cezasızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor. Evrensel hukuka uygun yapılmayan soruşturmalar ve yargılamalar sonucunda kayıpların akıbetleri karanlıkta kalmaya, failleri cezadan muaf olmaya devam ediyor. Güvenlik güçlerinin şüpheli ya da sanık durumunda olduğu dosyalarda savcıların soruşturmayı derinleştirmeye, yargıçların failleri cezalandırmaya isteksiz olduğu gerçeğine örnek olarak Murat Yıldız davasını bugün bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.

19 yaşındaki Murat Yıldız, 29 Ocak 1995 tarihinde İzmir/ Bornova'daki bir kafede çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştı. Şubat ayında Yıldız ailesinin evine gelen polis ekibi anne Hanife Yıldız'ı emniyete götürdü. Emniyette kendisine oğlunun havaya ateş açması nedeniyle arandığı, hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacağı söylendi.23 Şubat 1995 tarihinde, Hanife Yıldız avukatı ve yeğeni ile birlikte tek çocuğu Murat'ı İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'nde Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi'ye teslim etti. Murat’tan bir daha haber alınamadı. Polis, silahı bulmak için Murat’ı İstanbul’a götürürken feribottan atlayıp yüzerek kaçtığını söyledi. Anne Hanife Yıldız'ın "kendi isteğiyle teslim oldu niye kaçsın? " sorusu karşılıksız kaldı. 5 yıl süren yargılamada Gebze 2. Asliye Mahkemesi, Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören tek bir tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve polislere yalnızca “görevi ihmal”den günümüz parasıyla 1.18 kuruş para cezası verdi. Aynı mahkeme 2002'de polislerin aldığı para cezasının beş yıl ertelenmesine, 2007 yılında ise davanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verdi.

Hukuksuzluk bununla da kalmadı. Murat Yıldız’ın dosyası Gebze Adliye'sinde kaybedildi. Adliye kayıtlarını inceleyen İHD avukatı Gülseren Yoleri dosyanın ne imha edildiğine dair bir bilgiye ulaşabildi ne de dosyaya. Avukat Yoleri 2015 Ocak ayında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na Murat Yıldız'ın akıbetinin açığa çıkartılması için tekrar suç duyurusunda bulundu. Murat Yıldız'ın kaybedilmesinden İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'nde görevli Komiser Ramazan Kaya ve polis memurları Şahismail Öztürk ile Tahir Şerbetçi sorumludur. Murat Yıldız'ın kaybedilmesinden; Dönemin İzmir Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, İzmir Valisi Kutlu Aktaş, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur.

Devlet, etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirsin; Murat Yıldız'ın akıbeti açıklansın, failleri yargılansın!

Adalet sağlansın; Murat Yıldız dosyasındaki cezasızlık son bulsun!

Cezasızlığa son, adalet istiyoruz!"

Zîn Demir

Bültene kayıt ol