Cumartesi Anneleri'nde 579. hafta: “Sorunları tankla çözme isteği çözümsüzlük üretti”

30.04.2016 - 18:12
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 579. buluşmalarında, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde sokağa çıkma yasağından dolayı eylem yapamayan kayıp yakınları için oturdu, barış taleplerini dile getirdi.

Sokağa çıkma yasağı nedeniyle Yüksekova’ya dönemeyen Abdullah Canan’ın oğlu Vahap Canan, Yüksekova’da hayatın durduğunu belirtti, “Geleceğimiz soru işaretleriyle dolu, geçmişimiz ise yok ediliyor” dedi.

Yüksekova’da kaybedilen Abdülkerim Yurtsever’in torunu Serdar Yurtsever, adalet mücadelesini 21 yıldır, nesilden nesile sürdürdüklerini söyledi. Yüksekova’da yaşananları “ne ev, en işyeri, ne de yaşadığımız sokakları bıraktılar” sözleriyle özetleyen Yurtsever, herkesi yaşananlara karşı sessini yükseltmeye çağırdı.

“Binlerce insan sürgün hayatına mahkum edildi”

Haftanın basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Gülseren Yoleri okudu.

Yüksekova’nın 13 Mart’tan itibaren abluka altında olduğunu dile getiren Yoleri, “Hukukun, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı Yüksekova’da şiddet egemen oldu. On binlerce insan evlerini terk ederek kendi topraklarında sürgün hayatına mahkum edildi” dedi.

İnsan haklarının sistematik olarak ihlal edildiği Yüksekova’da, kayıp yakınlarının her Cumartesi gerçekleştirdikleri eylemlerin de engellendiğini kaydeden Yoleri, bu nedenle bu hafta, “Yüksekova’da kaybedilenleri unutmadık” dediklerini vurguladı.

13 kişi gözaltında kaybedildi

İHD’ye yapılan başvurulara göre 1990-1996 yılları arasında Yüksekova’da 13 kişinin gözaltında kaybedildiğini hatırlatan Yoleri, bunlardan Nezir Tekçe, Abdülkerim Yurtseven, Miktad Özeken, Münir Sarıtaş ve Abdullah Canan’ın davasının iç hukukta beraat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkûmiyetle sonuçlandığını, Mehmet Yaşar’ın davasının hala AİHM’de olduğunu söyledi.

Mehmet Ürün, Ömer Ürün, Salih Ürün, Sıddık Yakut, Mehmet Yakut, Ömer Kaçan, Abdullah Kert dosyaları ise 26 yıldır soruşturma aşaması tamamlanmadığı için davaya dönüşmediğini kaydeden Yoleri, kayıpların Yüksekova Bajergeh Mezarlığı’na gömüldüğünün tespit edilmiş olmasına rağmen yapılan başvuruların 26 yıldır sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Yüksekova’da can ve mal güvenliği, huzur ve asayiş ortamının tesis edilmesinin ancak hukuk devleti içinde kalarak ve Yüksekovalıların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilerek sağlanabileceğini belirtti, insanların can ve mal güvenliğini sağlayacak önlemlerin alınmasını, suç işleyen kamu görevlilerini yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istedi.

“Susmayacağız barışta ısrar edeceğiz”

Devletin sorunları tankla, topla, şiddetle çözme isteğinin yalnızca çözümsüzlük üreterek, bütün ülkeyi felakete sürüklediğini belirten Yoleri şunları ifade etti:

“Bu keyfiyete son verin; hukukun, adaletin, hakkaniyetin sınırlarına çekilin.

“Siz, hak ihlallerine, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, yıkımlara, ölümlere neden olan şiddet sarmalında ısrar ettikçe, Biz, haklarıyla insan olmak isteyenler,  Biz, herkes için özgürlük ve adalet isteyenler,  Biz, bütün farklılıkların eşdeğerde oldu demokratik bir ülke isteyenler,  Biz, ölümden değil, yaşamdan yana olanlar, susmayacağız barışta ısrar edeceğiz.”

Fotoğraf: Pembegül Gökçek

Bültene kayıt ol