Cumartesi Anneleri'nde 549. hafta: “Ülkeye girişi engellenen tüm cenazeleri derhal teslim edin!”

03.10.2015 - 20:54
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri bugün 549. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Bu hafta ilk olarak söz alan Zeynep Yıldız, konuşmasında, kayıplara, mezar haklarına ve adalete ulaşmak için Galatasaray Meydanı’nda bulunduklarını dile getirerek, "Ne yazık ki devlet eliyle ölümler, rehin alınan cenazeler, hukuksuzluk devam ediyor. Her gün yeni ölümlere, yeni ihlallere, yeni katliamlara uyanıyoruz. Kürt siyasetçiler üzerindeki, uluslararası koruma altındaki insan hakları savunucularına yönelik baskılar, tutuklamalar devam ediyor. İHD Siirt Şube Başkanı ve YK üyesi arkadaşımız 5 gündür gözaltında ve tutuklanma talebi ile bugün adliyeye sevk edildi. Bizler evlat acısını bilenler ve bu acıya tanık olanlar devleti uyguladığı şiddete son vermeye çağırıyoruz. Devleti yönetenlere sesleniyoruz; bu hukuk dışı, vicdan dışı, ahlak dışı uygulamaya derhal son verin; Aziz Güler’i ve ülkeye girişi engellenen tüm cenazeleri derhal ailelerine teslim edin!" ifadelerini kullandı.

Zeynep Yıldız, konuşmasının ardından Güler Ailesi’nin gönderdiği mektubu okudu, mektupta yer alan ifadeler şöyleydi:

"Bu ülkede bir kardeş, bir abi yaşı kaç olursa olsun oynamaya doyamadığı kardeşinin ardından; ‘Hükümet ne kadar kanunsuz davranırsa davransın, biz sonuna kadar yasal yolları deneyeceğiz. Mahkemelerden lehimize karar çıkmasına rağmen izin vermezlerse, Aziz’i Türkiye’ye kesinlikle getirme kararlılığındayız. Gerekirse kardeşimi sırtlayacağım ve sınır kapısına dayanacağım. Kapıdan almazlarsa sınırı geçip, kardeşimi sırtımda taşıyıp, Aziz’i buraya getireceğim’ diyerek saraya ve dalkavuklar saltanatına tek başına bu denli kafa tutmak cesaretini gösteriyorsa; durumu ünlü yazar Ariel Dorfman’ın bir oyunundan kısa replikle özetlemek mümkün: ‘Sonra günün birinde bakarsınız ki, bu çılgınlık kendi sınırlarını aşıp sizin mahallenize girivermiş.’"

21.03.1995’te gözaltında kaybedien Hasan Ocak’ın abisi Ali Ocak, konuşmasında, devletin adalet taleplerine yeni kayıplarla karşılık verdiğini dile getirdi. 

10.08.2004’te gözaltında kaybedilen Tolga Baykal Ceylan’ın annesi Kadriye Ceylan ise Jandarma’nın Tolga’yı kime teslim ettiğinin hâlâ meçhul olduğunu olduğunu belirtti.

Sebla Arcan ise konuşmasına geçtiğimiz aylarda Cîzre’deki olaylarda yaşamını yitiren Çağdaş Aydın’ın doğumgününü kutlayarak başladı ve Dargeçit’te yürütülen kayıp davalarına dikkat çekti.

Tatu ailesinin 6 ferdinin akıbeti açıklansın, failleri yargılanarak cezalandırılsın!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve Pınar Aydınlar’ın okuduğu basın metni ise şöyleydi:

"549 haftadır bu topraklarda zulmün değil, insan haklarının, savaşın değil, barışın, hukuksuzluğun değil, adaletin, ölümün değil, yaşamın, kin ve düşmanlığın değil, halkların kardeşliğinin egemen olmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimizin gerçekleşmesi için hukukun üstünlüğü ilkesinin hüküm sürdüğü bir ortamda yaşama hakkımıza, her türden şiddetten korunma hakkımıza sahip çıkıyoruz.

İnsan haklarının güvence altına alındığı bir ortam ancak kalıcı barış ile mümkündür.Tüm evlatlarımızın can güvenliği ancak barış ortamında mümkündür.

İnsanlığa karşı suçların son bulması barış ortamında mümkündür. 

Kayıplarımızın akıbetlerinin açığa çıkarılacağı, kaybedenlerden hesap sorulacağı demokratik bir iklim ancak barış ortamında mümkündür. Bunun için kayıplarımızı isterken, barışı da istiyoruz. 549. haftamızda Tatu ailesinin 6 kişinin akıbetlerinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle buluştuk.

61 yaşındaki Sadi Tatu ve 59 yaşındaki kardeşi Halil Tatu, Muş'un Hasköy İlçesi Ortaç (Zirkêt) Köyü'nde yaşıyordu. Aile korucu olmaları yönünde ağır baskı altındaydı. 17 Ekim 1994 sabahı Sadi Tatu Köye bir kilometre uzaklıktaki Zirkêt Yaylası'na hayvanları otlatmak için götürdü. Öğlen saatlerinde de Sadi Tatu'nun eşi 59 yaşındaki Gülnaz Tatu ile kardeşi Halil'in eşi 57 yaşındaki Kadriye Tatu hayvanları sağmak için yaylaya gitti. Tatular eve dönmeyince kaygılanan yakınları durumu köy muhtarı aracılığıyla Hasköy Jandarma Komutanlığına bildirdi. Jandarma karakol komutanı Nurullah ön isimli Yüzbaşı " O bölgede günlerdir geniş çaplı bir operasyon yapılıyor. Biz gidemeyiz. Sakın siz de gitmeyin" yanıtı verdi. Bunun üzerine Sadi ve Gülnaz Tatu'nun oğlu 26 yaşındaki Ferzende, Kadriye Tatu'nun eşi Halil ve oğlu 30 yaşındaki Enver Tatu kayıpları aramak için bölgeye gitti ama onlar da dönemedi.

Olaydan 3 gün sonra köye gelen Karakol Komutanı, Tatu ailesine "Başınız sağolsun aileniz PKK tarafından Çilingis (Çiringêz) Dağı'nda öldürülmüş" dedi. 6 kişiden bir daha haber alınamadı. Onları arayan yakınları, başvurduğu tüm resmi makamlarda " herhangi bir bilginimiz yok" cevabı ile karşılaştı. Tatuların otlatmaya çıkardığı hayvanların komşu köydeki korucularda olduğu bilgisi aileye ulaştı. Yoğun baskı altındaki aile bu olayın üzerine gidemedi. Aile kayıplarının akıbetini öğrenmek için 10 yıl boyunca Muş İl Jandarma Komutanlığı, Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, Muş İl Emniyet Müdürlüğü, Hasköy İlçe Karakolu, Hasköy Kaymakamlığı, Hasköy Emniyet Müdürlüğü, Bitlis İl Jandarma Komutanlığı, Mutki İlçe Emniyet Müdürlüğü, Mutki Jandarma Komutanlığı, Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı, Bitlis ve Muş valiliklerine dilekçeler yazdı. Ancak bu dilekçeler işleme konmadı, sözlü olarak aileye, "Böyle bir olay yaşanmadı" cevabı verildi. 

Aile, 2004 yılında kendi köyleri ve civar köylerdeki 13 köy muhtarla birlikte Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulundu. Muhtarlar verdikleri ifadelerde olaya ait tanıklıklarını anlattı ve olay ilk kez resmi kayıtlara girdi. Muhtarların beyanı ile TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na da başvuru yapıldı. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun olayı araştırmak için yazdığı müzakerelere, idari, mülki, askeri ve adli yetkililer yine bilindik cevabı verdi: "Olayla ilgili herhangi bir belge bulunamadı. Kaybolanlar PKK'ye katıldı."

Olaya ilişkin açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Aile adalet arayışını AİHM'e taşıdı. AİHM 2. Dairesi'nin baktığı dava henüz sonuçlanmadı. Sadi, Halil, Gülnaz, Kadriye, Ferzende, Enver Tatu'yu 17 Ekim 1994 tarihinde Ciringez bölgesinde askerler tarafından yapılan operasyon sırasında kaybedildiler. Onların can güvenliğinden sorumlu olan emniyet ve Jandarma birimleri , onların akıbetini araştırmakla görevli savcılar, bulundukları yerde devletin temsilcisi olan valiler, kaymakamlar bu insanlık suçunun ortağı oldular.

21 yıllık cezasızlık son bulsun: Tatu ailesinin 6 ferdinin akıbeti etkin bir biçimde soruşturulsun, failleri yargılanarak cezalandırılsın."

Zîn Demir

Bültene kayıt ol