Cumartesi Anneleri'nde 542. hafta: “Meçhul kişi diyerek kimsesizler mezarlığına gömdüler”

16.08.2015 - 04:47
Haberi paylaş

Cumartesi Anneleri, 542. oturma eylemlerinde, gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesi yazarı Ferhat Tepe'nin akıbetini sormak için bir araya geldi ve “Ferhat'ı kaybedenleri biliyoruz. Kaybedenler üzerindeki cezasızlık zırhını aşana kadar mücadele edeceğiz!” dedi.

Ferhat Tepe'nin babası İshak Tepe, 20 senedir faili meçhul cinayetlerin işlendiği bu ülkede evlatlarını aradıklarını belirterek, "Başta Ferhat olmak üzere buradaki bütün kayıp çocuklar sadece bizlerin değil, bütün halkın çocuklarıdır. Bu üzüntünün hepimize ait olması gerekiyor. Ülkede dökülen kanlar, kanları dökülenlerin değil hepimizin kanıdır. Bu kanı durdurmak bize düşer. Halklara düşer" ifadelerini kullandı.

Ferhat Tepe cinayetinin failinin belli olduğunu dile getiren İshak Tepe, "Geçmişte de söylediğimiz gibi, insanlık onuru ve insan hakları için mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Ferhat basın emekçisiydi, devlet tarafından katledildi. Oğlumun katillerinin yargılanmasını, ceza almasını isterken ben ceza aldım. Bunları önlemek için büyük bir mücadele vermeliyiz" dedi.

"Kaçırıldığında henüz 19 yaşındaydı"

Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe ise "Kaçırıldığında henüz 19 yaşındaydı. Cenazesini 8 Ağustos günü Hazar Gölü'nde bulduk. Ferhat genç bir gazeteciydi, Özgür Gündem gazetesinde muhabirdi. Hukuksuzlukla, adaletsizlikle aradan 22 yıl geçti ama değişen bir şey olmadı" diye konuştu. ,

Katledenler hakkında soruşturma açılmadığının vurgusunu yapan Zübeyde Tepe, "20 sene sonunda ise davanın zamanaşımına uğradığını, savcının eve gönderdiği yazıdan öğrendik. Bu ülkede katiller değil mağdurlar cezalandırılıyor. İnsanlarımız katlediliyor. Çocuklar öldürülüp terörist diye lanse ettiriliyor ve toplu katliamlar yapılıyor. Kobanê'de, Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ağrı'da en son Diyadin'de iki çocuk öldürüldü" diyerek yaşanan katliamlara karşı mücadeleye devam çağrısı yaptı.

Özgür Gündem gazetesinden Davut Uçar, "Onlar aydınlık bir gelecek için yola çıktılar. Gerçekler karanlıkta kalmayacak dediler  ve bedenleriyle geleceğimizi, yarınımızı aydınlattılar. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Ferhat Tepe, Seyfettin Tepe, Cengiz Altun ve onlarca arkadaşımız şehit düştü bu yolda ve gerçekten de karanlıkta kalan bir şey yok. Her şey aleni, açık devam ediyor" dedi.

Barış içinde yaşama hakkımıza sahip çıkıyoruz!

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve Cumartesi İnsanları'ndan Zîn Demir'in okuduğu basın metni ise şöyleydi:

"542 haftadır yurttaşı düşman gören savaş politikaları sonucunda gözaltına alınarak kaybedilen insanlarımızın akıbetlerinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle Galatasaray'da buluşuyoruz. Bu ağır insanlık suçunun,  siyasi faaliyetlerin savaş araçlarıyla yürütüldüğü 90'ların kan ikliminde sistematikleştiği gerçeğinin altını çiziyoruz.

Yaşadık, biliyoruz; siyasi faaliyetlerin çatışma araçlarıyla yürütülmesi temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasını beraberinde getiriyor. Bunun için 542 haftadır siyasi faaliyetlerin barışçıl ve demokratik araçlarla yürütülmesini istiyor, insan haklarının güvence altına alındığı demokratik hukuk devleti talep ediyoruz. Devleti yönetenlerse çatışmasızlık sürecini sonlandırarak ülkeyi kanlı bir çatışmanın içine sürüklüyor. Oysa barışı sağlama, ülkeyi şiddet sarmalından çıkarma devletin uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüğüdür.

Bugün, Türkiye'nin çıkarlarının evlatlarımızın ölümünü gerektirdiği yalanına karşı, ölümlerin toplumun çıkarı için değil, yönetenlerin siyasi hesaplarının sonucu olduğu gerçeğini daha yüksek sesle dillendirme zamanı. Bugün toplumun tüm kesimlerinin hep birlikte  “barış içinde yaşama hakkı”na sahip çıkma zamanı.

542. haftamızda 22 yıl önce kaybedilen Ferhat Tepe şahsında özgür basın, hakikat, adalet ve barış talebimizi bir kez daha ifade etmek için buluştuk.

19 yaşındaki Ferhat Tepe Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. 90'ların karanlığında işlenen ağır insanlık suçlarını haberleriyle kamuoyuna taşıyordu. 28 Temmuz 1993'de Bitlis şehir merkezinde  sivil polis olarak bilinen, silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Ferhat'ı kaçıran otomobilden biri, daha sonra bölgedeki karakolun önünde görüldü. Ferhat'ın kaçırılmasının ardından DEP Bitlis şube başkanı olan babası İshak Tepe'yi telefonla arayan bir kişi, oğlunun hayatına karşılık DEP il örgütünü kapatmasını ve fidye vermesini istedi. İshak Tepe, telefondaki sesin Tatvan 6. Zırhlı Tugay komutanı General Korkmaz Tağma'ya ait olduğunu kamuoyuna açıkladı. Baba İsak Tepe Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na,  Emniyet Müdürlüğü’ne, Valiliğe, Savcılığa, Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na ve OHAL Valisi’ne başvurarak oğlunun  bulunmasını istedi.

Ailenin ısrarlı arayışıyla gözaltına alındığı inkâr edilen Ferhat'ın ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi " olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşıldı. Ailenin avukatlığını üstlenen İHD temsilcisi Şevket Epözdemir, tüm tehditlere rağmen davadan vazgeçmeyince kaçırılarak katledildi. Baba İshak Tepe, kamuoyuna yaptığı açıklamalar nedeniyle "güvenlik güçlerini tahkir ve tezyif etme" suçundan bir yıl hapse mahkûm oldu. “Ferhat’ın kalemi yerde kalmasın “ diye gazeteciliğe başlayan kuzeni Seyfettin Tepe gözaltında işkence ile öldürüldü.

Ferhat Tepe’yi Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkenceli sorguda  gördüğünü açıklayan 14 tanık vardı ama iç hukukta yürütülen soruşturmadan hiç bir sonuç elde edilemedi. Dava AHİM'e taşındı. 

Kamu görevlileri, AHİM’de tanıklık yapacak kişilerin tehditle ve rüşvetle yalan beyanda bulunmalarını sağladı. Ama AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında “şaşırtıcı eksiklikler” olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için hükümetin AİHM’le işbirliği yapmadığı; gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti. Ferhat Tepe’nin kaybedilmesinden, Avukatı Şevket Epözdemir’in katledilmesinden; Başta Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma, olmak üzere Bitlis Valisi Fethi Tunç, Bitlis Emniyet Müdürü Orhan Ekinci, OHAL Valisi Ünal Erkan, İçişleri Bakanı  Mehmet Gazioğlu, Genelkurmay Başkanı  Doğan Güreş, Başbakan  Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur.

Bakan müşaviri İbrahim Uğur ve Binbaşı Ahmet Tuncay Çınar Ferhat’ı kaybedenlerin yargılanmasının engellenmesinden, tanıkların AİHM’de yalan beyana sevk edilmesinden sorumludur.

Artık yeter! Kayıplarımızın faillerinin yargılanmasını istiyoruz!

Artık yeter! Basın özgürlüğü istiyoruz!

Artık yeter! Demokratik siyasetin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz!

Artık yeter! Barış istiyoruz!"

Zîn Demir

Bültene kayıt ol